HOŞGÖRÜ YOLU: İZMİT'TEN İZNİK'E TARİH VE DOĞA PEŞİNDE
2024 yılının Kasım'ında, araştırmacı blogger Tuğçe'nin bulduğu bir ilana başvurduk ve ertesi gün kendimizi Kültür Rotaları Derneği'nin Hike Projesi'nde yer almak üzere İzmit'e gitmek için bavulumuzu hazırlarken bulduk. Tabii ki İzmir'den o kadar yol gittikten sonra seyahatimizi Sapanca, Bolu ve Ankara'ya kadar uzattık ama bu yazıda Hoşgörü Yolu ve İzmit seyahatimizden bahsedeceğiz.
HIKE PROJECT VE HOŞGÖRÜ YOLU NEDİR?
HIKE Projesi (Hiking for a healthier lifestylE), Erasmus+ programı kapsamında desteklenen bir Avrupa Birliği girişimi. Bu proje, sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmek ve kültürel mirası keşfetmek amacıyla tarihi yürüyüş rotalarını canlandırmayı hedefliyor. Ayrıca, sürdürülebilir turizmi teşvik ederek çevre dostu seyahat alışkanlıkları geliştirmek de amaçları arasında.
Hike Project'in üç ana rotası var:
Hike Project'in üç ana rotası var:
1. İtalya'daki Via Francigena; Avrupa’nın en eski hac yollarından biri; İngiltere’de Canterbury’den başlayıp Fransa, İsviçre ve İtalya üzerinden Vatikan’a kadar uzanıyor ve yaklaşık 2.000 km uzunluğunda bir kültür ve hac rotası.
2. Yunanistan'daki Via Egnatia; Antik Roma İmparatorluğu dönemine ait bir yol olan Via Egnatia, Adriyatik Denizi'ne kıyısı olan Durrës'ten başlayarak İstanbul’a kadar uzanıyor.
3. Türkiye'deki Hoşgörü Yolu; İzmit'ten (antik Nikomedia) başlayıp İznik'e (antik Nikaia) kadar uzanan 126 km uzunluğunda antik bir yol. Günümüzde ise bu yol üzerinde 7 farklı yürüyüş rotası bulunuyor. Türkiye'nin projeye katkısı olan bu rota, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor. Bu yolun isminin Hoşgörü Yolu olması da, dünyanın bilinen ilk hoşgörü fermanının 311 yılında Roma imparatoru Galerius tarafından burada yayınlanmış olması. Hoşgörü Yolu ile ilgili daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz.
2. Yunanistan'daki Via Egnatia; Antik Roma İmparatorluğu dönemine ait bir yol olan Via Egnatia, Adriyatik Denizi'ne kıyısı olan Durrës'ten başlayarak İstanbul’a kadar uzanıyor.
3. Türkiye'deki Hoşgörü Yolu; İzmit'ten (antik Nikomedia) başlayıp İznik'e (antik Nikaia) kadar uzanan 126 km uzunluğunda antik bir yol. Günümüzde ise bu yol üzerinde 7 farklı yürüyüş rotası bulunuyor. Türkiye'nin projeye katkısı olan bu rota, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor. Bu yolun isminin Hoşgörü Yolu olması da, dünyanın bilinen ilk hoşgörü fermanının 311 yılında Roma imparatoru Galerius tarafından burada yayınlanmış olması. Hoşgörü Yolu ile ilgili daha fazla bilgiyi burada bulabilirsiniz.
HIKE Project, Türkiye'de Cultural Routes Society - Kültür Rotaları Derneği tarafından yürütülüyor ve her fitness seviyesine uygun olarak organize edilen yürüyüş parkurlarını içeriyor. Kültür Rotaları Derneği (Cultural Routes Society) ise Türkiye’nin mevcut kültür rotalarını korumak ve yeni rotalar oluşturmak amacıyla 2012 yılında, Likya Yolu'nu da kurgulayan Kate Clow önderliğinde kurulmuş harika ve dinamik bir dernek. Websitelerini ziyaret ederek bu derneğin diğer çalışmalarını da inceleyebilirsiniz.
HOŞGÖRÜ YOLU YÜRÜYÜŞ ROTALARI DENEYİMİMİZ
Wiki'lik bilgilerden sonra gelelim bizim deneyimimize. Dünyanın neredeyse yarısına seyahat etmiş bir çift olarak maalesef Türkiye'de gezilecek ne çok yer var diye düşünürüz sürekli. Bunun en büyük sebeplerinden biri Türkiye'ye yazları gelip, kış başlamadan Uzakdoğu'ya dönme rutinimiz diyebiliriz. Hem Türkiye'de gezilecek yerlerin yazın çok sıcak olması, hem de Çeşme'de olmayı sevmemiz yüzünden kendi memleketimizi ne kadar az dolaştığımızı fark edip, bu sene Uzakdoğu'ya Ocak ayında gitmeye karar verdik. İyi ki de böyle bir karar vermişiz. Karşımıza bu fırsat çıkınca da hiç düşünmeden toplandık ve İzmit'e doğru yola koyulduk; hedefimiz, tarihin derinliklerinden süzülen bir hikâyeyi adımlamaktı.
Hoşgörü Yolu, İzmit’ten başlayan ve İznik’teki Ayasofya Camii’nde son bulan 126 km'lik bir yürüyüş yolu. Bu yol bizi hem antik çağlara hem de huzur veren doğaya çağırıyordu. HIKE Project İzmit ve çevresinde 1-3 Kasım ve 8-10 Kasım tarihlerinde toplam 6 günde gerçekleşti. Kültür mirası ve doğa yürüyüşlerinin yanı sıra, projenin bir de sağlık yönü vardı. Her sabah yürüyüşten önce ve her akşam yürüyüşten sonra olmak üzere Kocaeli Üniversitesi öğrencileri tarafından gönüllü olanların tansiyonu ve kan şekeri ölçülerek yürüyüşün sağlık üzerindeki etkileri üzerine bir araştırma da projenin kapsamındaydı.
7 parkura bölünmüş yolun büyük kısmı bizden bir hafta önce 1-3 Kasım tarihlerinde yürünmüştü. Bizim katıldığımız 8-10 Kasım'da gerçekleşen HIKE Project etkinliğinin ilk gününde kan şekerimiz ve tansiyonumuz ölçüldükten sonra İzmit Belediyesi ve Kültür Rotaları Derneği'nin kısa bilgilendirmesinden sonra ücretsiz yürüyüşe katılan kalabalık bir ekiple yola çıktık.
8 Kasım'da, yürüyüşün başlangıç noktası olarak İnikli yakınlarında bir noktayı aldık. Buradan Dikilitaş'a, oradan da İznik Ayasofya Camii'ne uzanan 10 km'lik, zorluk derecesi kolay olan parkuru muhteşem bir sonbahar güneşinin altında yürüdük. Zeytin ağaçlarının arasından, sonbahar yapraklarını döken şeftali ağaçlarından, yemyeşil bahçelerden geçip Dikilitaş'ta mola verdik. MS 1. yüzyıldan bugüne kadar dimdik ayakta kalan bir Roma anıtı olan bu dikilitaş, hala ekim dikim yapılan bir bölgenin tam ortasında olanca ihtişamıyla duruyordu. Sessizliğin içinde yükselen bu yapıya bakarken, tarihin zamanın ötesindeki varlığını hissettik. Dinlendikten sonra yürüyüşümüz, yeşilin ve tarihin harmanlandığı kırsal alanlar ve patikalarla devam etti. Her adımda doğa ve tarihin iç içe geçtiği bu yol, bize geçmişin hoşgörü temasıyla bugünü nasıl etkilediğini düşündürdü.
Yolda gördüğümüz 700 yaşlarındaki dev selvi ağacı ise deyim yerindeyse nefesimizi kesti. Daha önce bin yıllık, belki daha da yaşlı zeytin ağaçları görsek de bu selvinin ihtişamı gerçeken çarpıcıydı. Selvinin etrafında videolar, fotoğraflar çekildikten sonra bu ulu selviye bitişik tarlalardaki komşulardan ağacın hikayesini dinledik ve yola devam ettik. Yol boyunca yeni arkadaşlarımızla sohbetler ettik, göz hakkı ayvalar topladık, toplu fotoğraflar çekildik ve en son Orhan Camii de denen İznik Ayasofya Camii'ne ulaştık. İznik'te gezilecek yerler kendi başına bir günü hak etse de orada olduğumuz çok kısa bir süre İznik çarşısı ve tarihi şehir duvarlarını gördükten sonra bir çay içip İzmit'e dönmek için otobüslere binmiştik bile.
9 Kasım'da, HIKE Project'in 2. günündeyse, rotamız Çobanoğlu Köyü'nden İzmit'teki Gölkay Park'a giden 10 km'lik bir parkur oldu. Yol boyu köylerden, bir Roma dönemi su kemeri kalıntılarından, tarlalardan ve seralardan geçtik. Güneş ara ara kendini gösterirken yol arkadaşlarımızla gördüklerimizi, hayatlarımızı, seyahatin güzelliğini konuştuk. İzmit'e varmadan önce Paşasuyu Mesire Alanı'nda güzel bir dere kenarında biraz mola verip atıştırdık. Yürüyüşümüzü noktaladığımız İzmit Gölkay Parkı'nda 30 dakikalık dinlendirici bir yoga seansından sonra İzmit Belediyesi'nin ikramı olan sıcak mercimek çorbası ve lezzetli kekler eşliğinde güneşin tadını çıkarıp şehir merkezine geri döndük ve Kültür Rotaları Derneği kurucusu Kate Clow'un uzun yürüyüşler sırasında güvenliği nasıl sağlayabileceğimiz ve haritaları nasıl kullanabileceğimiz hakkında ilgi çekici bir seminer dinledik. Keşfedilmemiş yer kalmamıştır sandığımız ülkemizde antik yolları, kültür miraslarına uzanan yürüyüş yollarını tıpkı bir modern zaman kaşifi gibi haritaları ve pusulaları kullanarak bulup çıkartan Kate Clow'u ve yaptığı çok katmanlı çalışmaları gıptayla izledik.
HIKE Project'in son günü olan 10 Kasım'da, parkurumuz oldukça kısaydı ve İzmit sahildeki Seka Park'ı kapsıyordu. Türkiye'nin en büyük kent parkı olan Seka Park'taki yürüyüşten önce hep birlikte esneme hareketleri yaptık, sonra da bu harika sonbahar Pazar'ının keyfini sonbaharla renklenen ağaçların arasında çıkarttık. Bizim gibi deniz kenarında büyüdüyseniz, denizin kokusunun bize ne ifade ettiğini çok iyi anlarsınız. İyot kokusunu içimize çekerek, sağlıklı olduğumuz için şükrederek şen şakrak bir şekilde yürüyüş yollarını arşınlayıp ısıtan güneşin altında ufak bir piknik yaptık. Öğleden sonra da Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği ev sahipliğinde HIKE Projesinin ne olduğunu, amaçlarını, bugüne kadar yapılanları sunumlarla anlatan bilgilendirici bir etkinlikle kapanış yapıldı.
Bizim için doğayla, kültürle iç içe geçen, çok güzel insanlar tanıdığımız bir üç gün oldu. Kültür Rotaları Derneği ile yollarımızın kesişmesine çok sevindik ve yaptıkları projeleri ve çalışmaları içten takdir ettik. Bir de İzmit'in ne kadar güzel bir yer olduğunu biraz kıskandık çünkü hem doğasıyla, hem tarihiyle, hem de şehir düzeniyle İzmit'te gezilecek yerler oldukça fazlaymış meğer. İstanbul çevresinde gezilecek yerler arasında İzmit'i nasıl bu kadar geç keşfettik, inanamıyoruz. Biz de yürüyüşlerden kalan zamanlarda İzmit merkezi biraz keşfettik ama kesinlikle biraz daha zaman hak ettiğine karar vererek tekrar geleceğimize söz verdik.