SEVİLEN - İSABEY BAĞEVİ
Gene bir pazar ve biz İzmir'li bloggerlar olarak kurduğumuz Doya Doya Geziyoruz ekibi ile kendimizi yollara vurduk. Bu sefer rotamız sevgili Murat Güner'in nazik daveti ile önce Ortaklar sanayi bölgesinde bulunan Sevilen Şarap Fabrikası ve ardından da Gaziemir'de bulunan İsabey Bağevi oldu.
pazar boyozu
Erken kalkan yol alır derler ya biz de öyle yaptık ve günümüze Alsancak Dostlar Fırınında sıcacık birer bardak çay ve pazar boyozuyla başladık. Bu sefer favorimiz çörek otlu boyoz oldu. Nedense gevrek benim için gündelik bir kahvaltılıkken boyoz her zaman pazarı çağrıştırır. Şansımıza hava açıktı ve harika bir İzmir güneşi havayı Şubat ortasında baharmışçasına ısıtıyordu. Biz de hiç üşenmeden bu güzel seyahat öncesi sırf boyoz yiyebilmek için en az 1,5 saat erken kalktık. İzmir'li arkadaşlarımın değerini İstanbul'a gittiğinde anladığı boyoz için değer ama :)
FIÇILAR ÖNEMLI :)
Bu güzel kahvaltını ardından Üçkuyular vapur iskelesinde grubun kalanı ile buluştuk ve bizi Ortaklar'a götürecek servisimize bindik. Yol boyunca sevgili Murat Bey ile hem firmanın tarihçesi ile ilgili sohbet ettik hem de memleketi kurtardık. Ortaklar'daki fabrikaya vardığımızda bizi ön kısmı tarih kitaplarından fırlamış bir ortaçağ kalesi gibi tasarlanmış bir fabrika binası karşıladı.
Arkasında üzümden kutulamaya kadar tüm işlemlerin yapıldığı koskoca bir fabrika olduğunu çaktırmayan bu etkileyici giriş tabii ki çok hoşumuza gitti. Biraz ortaçağ resmi çektikten sonra fabrika kısmına geçtik. Burası son teknoloji ekipmanlarla donatılmıştı ve fabrikadan ziyade büyük ve modern bir atölyeye benziyordu. Murat Bey bıkıp usanmadan bize tüm makineleri ve prosesi anlattı, bilmeyene göre karışık bir işlemler dizisi ama korkmayın uzun uzun yazmayacağım zira unuttum bile :)
Ama öğrendiğimiz bazı şeyler gerçekten de çok ilginç. Bunlardan biri aslında bu işin ölüm tehlikesi içeren tehlikeli bir iş olduğu. Şarap yapmanın ne tehlikesi olur demeyin, fermantasyon sonrasında ortaya çıkan karbondioksit Fransa ve İtalya gibi çok şarap üretimin olduğu ülkelerde her sene en azından 3-5 kişinin ölümü ile sonuçlanıyormuş. Sevilen bu konuda çok hassas ve fabrikanın havalandırması o kadar iyiydi ki fabrika alanı dışarıdan soğuktu :) Başka bir ayrıntı da şarapların yıllandırıldığı o fıçıların tanesinin 1500 euro civarında olduğu.
İsabey bağevi
İzmir'de olmanın bir çok artısından biri sıcak havasıyken bir diğeri de sadece yarım saatlik bir araba yolculuğu ile gidebileceğiniz harika yerler. İşte İsabey Bağevi de bunlardan biri. En son 2004 yılında British American Tobacco'nun davetlisi olarak gittiğim İsabey Bağevi beni asaletinden ve karakterinden bir şey kaybetmemiş olarak karşıladı. Tek bir farkla, bağevinin arazisine yapılmış ve daha çağdaş tasarlanmış bir de tadım binası vardı bu sefer.
Sadece 6 ay önce inşa edilen bu binada tadım etkinliğimizi gerçekleştirdik. İkisi kırmızı olmak üzere tam altı şişelik bir seçki denedik. Bizim favorimiz 900 Fume Blanc oldu ve ikimiz de bir daha karar verdik ki biz beyaz insanıyız. Ekibin kalanı ise 900'ün kırmızısına bir kez daha aşık oldu. Bu arada Mart (2016) ayı içinde işin duayenlerinden Mehmet Yalçın tarafından viski ve şarap tadım günleri düzenlenecekmiş. Gerekli bilgiyi işletmeden alabilirsiniz.
Bu tadım boyunca belki de şaraplardan daha çok zevk aldığımız bir başka şey de tadım için hazırlanan peynir tabağındaki peynirler oldu. Neredeyse şarapları bırakıp peynirlerle devam edecektik :) Sonuç olarak tadımı tam kıvamında bırakıp bahçenin hakimi olduğu heybetinden belli olan o kadim çınar ağacına komşu asıl binaya yemek yemeye geçtik.
Bina iki katlı. Kışın, bahara ve yaza göre daha az müşteri ağırladıkları için sadece üst kat ve balkon açıktı ama yüksek sezonda bahçe ve balkonu ile hizmet veren işletme büyük grupları ağırlamak için birebir. Biz ekip olarak yukarı katta hazırlanan masamıza geçtik. Çınar ağacının ardından usul usul batan güneş giderken hem içimizi ısıttı hem de muhteşem ışığıyla günümüzü gün etti.
Murat Bey grubumuz için harika bir menü hazırlatmıştı. Neredeyse kusursuz diyebileceğimiz yemekler servis edilmeye başladı. Açılışı restoranın kendi hazırladığı dana carpaccio ile yaptık; balsamik sirke ile fevkaladenin fevki mertebesine yükselen bu başlangıç hiç bitmese dedik ama bitti:) Ardından beyaz kuşkonmazla servis edilen peynirli tortellini servis edildi. Evet bu da çok lezzetliydi ama carpaccio Oscar aldı, tortellini Altın Portakal.
Bu arada şarap tadımlarımız Kalecik Karası tipi üzümlerden elde edilen Plato ve Güney şarapları ile harf serisinden R Red şaraplarıyla devam etti. R Red serisinden Bordeaux blend kırmızı şarap sevmeyen bizler için bile muhteşemdi. Tabii 2012 yılından açılan bir şişe olmasının da bunda etkisi var. Ana yemeğimiz olan biftek de ağızda dağılır kıvamda servis edildi, eğer etsever iseniz ve İsabey Bağevi'ne henüz gitmediyseniz burayı ajandanıza acilen eklemelisiniz. İzmir dışından geliyorsanız havaalanına arabayla sadece 10 dakika uzaklıkta olması işinizi daha da kolaylaştıracaktır. Uçağınızı beklerken zamanınızı soğuk ve samimiyetsiz bir lounge yerine burada geçirebilirsiniz. Havaalanından veya İzmir'den binebileceğiniz İzban'ın son durağı olan Cumaovası da işletmeye yürüme mesafesinde.
HER MEVSİM AYRI KEYİF
Altın vuruşu servis edilen tatlılarla yaptıktan sonra özellikle ekibimizin anneleri tarafından başlatılan psikolojik baskıyla buradan kalkmak zorunda kaldık. Keza Gurmecan Mehmet'e ve bize kalsa bu muhteşem masadan geceyarısına kadar kalkmazdık ama cebren ve hile ile servisimize bindirilip evlerimize dağılmak zorunda kaldık :) Ama giderken bu güzel pazar gününü bir de baharda tekrarlamak için Murat Bey'den söz aldık. Eminim ki bahar canlandığında, doğa ana uyanıp o kadim çınarı yaprak bastığında, bahçeye attığımız masalar ve o masalarda geçen şen şakrak sohbetler Ferzan Özpetek filmlerini andıracak.
İsabey bağevi nerede?
İsabey bağevi'ne nasıl gidilir diyorsanız bunun bir çok cevabı var. Havaalanından geliyorsanız taksiye binebilirsiniz. İzmir'in İçinden geliyorsanız havaalanı sapağından sonra bir kilometre gitmeden Gölcükler Köyü sapağına dönmelisiniz, sadece 400 metre sonra buradasınız. Yok efendim arabam yok ya da içtikten sonra araba kullanmak istemiyorum diyorsanız da imdadınıza İZBAN yetişiyor. Her ne kadar metro yürüme mesafesinde olsa da siz bir taksiye binin sadece 3 dakika sonra İZBAN durağında olacaksınız.
Son anektodlar:
*Çinin yeni zenginleri, sevgili Cem Uzan'ın ünlü ettiği ve Türk kamuoyunu senelerce meşgul eden o ünlü ve çok da pahalı Petrus şaraplarını cola ile içerlermiş.
*Sevilen, Arkas ve Urlice şaraplarının üreticileri Güney İzmir Bağ Rotası adı altında hem turistik hem gastronomik bir rotayı hayata geçirmek için çalışmaktalarmış.
*Yavaş fermantasyon kaliteli şarap demekmiş.
*Çinin yeni zenginleri, sevgili Cem Uzan'ın ünlü ettiği ve Türk kamuoyunu senelerce meşgul eden o ünlü ve çok da pahalı Petrus şaraplarını cola ile içerlermiş.
*Sevilen, Arkas ve Urlice şaraplarının üreticileri Güney İzmir Bağ Rotası adı altında hem turistik hem gastronomik bir rotayı hayata geçirmek için çalışmaktalarmış.
*Yavaş fermantasyon kaliteli şarap demekmiş.