Bu hafta ikinci kez gittiğimiz işkembeli nohut ziyafetimizi blogumuzdan da paylaşmak istiyorum. Öncelikle bu harika yemeğe nereden ulaşabileceğinizden biraz bahsedelim. İzmir'in Tahtakale'si diye tarifleyebileceğimiz Kemeraltı, aslında İzmir'in en tarihi mekanlarından biridir. Eski bedestenlerin, hala aynı geleneği sürdürerek, zanaat ve ürün gruplamasına göre bir arada konuşlandığı çok büyük bir ticaret merkezi. Sokakların bir labirenti andırdığı herhalde gözünüzde canlanmıştır. Küçük küçük dükkanların, müzik seslerinin, tereyağlı döner kokusunun ve Kemeraltı'nın alameti farikası mesir macuncu amcanın simli kaftanı dekoru tamamlar.
Bu Hürriyet Pazar stili tanımlamayı bir yana bırakırsak, Kemeraltı'nın esnaf lokantaları da hayli zengin çeşitlere sahiptir. Çok sevdiğimiz dostumuz Coşku tarafından bize tavsiye edilen bu minik lokantaya gittiğimizde, insanların kapıda kuyruk olmasına inanamadık. Boş masa beklemeden, boş olan her sandalyenin anında dolduğu, birbirini tanıyan tanımayan herkesin bir arada yemek yediği bu eski lokantanın adı; Bizim Lokanta. Kızlarağası'nın paralelinde kalan yolun üzerinde bulunan lokanta arada kalsa da kime sorsanız gösterir. Bütün yemeklerinin lezzetli olduğu söylense de dillere destan olan işkembeli nohutunu tatmak için ordayız. Hemen tanımadığımız takım elbiseli gençlerin yanına çöküyoruz ve jet hızıyla masamızı temizleyen garson içeri siparişlerimizi bağırıyor.
İşkembeli nohut, çok lezzetli bir işkembe çorbasının nohutta vücut bulmuş hali gibi bir yemek. Normal nohut yemeğinin içinde et yerine tereyağında kızartıldığını tahmin ettiğim işkembe parçaları var, tattığınız zaman sirke ve sarımsağın çok dengeli bir şekilde bu yemeğe konduğunu farkediyorsunuz. Biraz ağır olmasına rağmen, lezzeti sebebiyle büyük bir zevkle yeniliyor.
Eğer yolunuz İzmir'e düşerse, mutlaka uğramanız gereken bir enstantane burası. Diğer spesiyallerinin arasında balık çorbası var, o da bir dahaki sefere kalsın.
Bu Hürriyet Pazar stili tanımlamayı bir yana bırakırsak, Kemeraltı'nın esnaf lokantaları da hayli zengin çeşitlere sahiptir. Çok sevdiğimiz dostumuz Coşku tarafından bize tavsiye edilen bu minik lokantaya gittiğimizde, insanların kapıda kuyruk olmasına inanamadık. Boş masa beklemeden, boş olan her sandalyenin anında dolduğu, birbirini tanıyan tanımayan herkesin bir arada yemek yediği bu eski lokantanın adı; Bizim Lokanta. Kızlarağası'nın paralelinde kalan yolun üzerinde bulunan lokanta arada kalsa da kime sorsanız gösterir. Bütün yemeklerinin lezzetli olduğu söylense de dillere destan olan işkembeli nohutunu tatmak için ordayız. Hemen tanımadığımız takım elbiseli gençlerin yanına çöküyoruz ve jet hızıyla masamızı temizleyen garson içeri siparişlerimizi bağırıyor.
İşkembeli nohut, çok lezzetli bir işkembe çorbasının nohutta vücut bulmuş hali gibi bir yemek. Normal nohut yemeğinin içinde et yerine tereyağında kızartıldığını tahmin ettiğim işkembe parçaları var, tattığınız zaman sirke ve sarımsağın çok dengeli bir şekilde bu yemeğe konduğunu farkediyorsunuz. Biraz ağır olmasına rağmen, lezzeti sebebiyle büyük bir zevkle yeniliyor.
Eğer yolunuz İzmir'e düşerse, mutlaka uğramanız gereken bir enstantane burası. Diğer spesiyallerinin arasında balık çorbası var, o da bir dahaki sefere kalsın.