MERSİN
Adana'ya kadar gelmişken Mersin'e gelmeden olmazdı. Adını son yıllarda daha da duyar olduğumuz bu güzel şehir bizi yazdan kalma bir havayla karşıladı. Havasıyla, doğasıyla tarihiyle Antalya'dan veya Muğla'dan aşağı kalır yanı olmayan bu şehri açıkçası biraz ihmal etmişiz. Eskiden İçel olan adı 2002 yılında Mersin olarak değiştirilmiş. Nedendir bilinmez Cumhuriyet'in kurulduğu yıllarda da il olan Silifke ilçe yapılıp şehre bağlanmış, yani durumlar karışık. Neyse, biz Mersin'i Mersin olarak sevdik ve gezdik; buyrun yazıya :)
Mersin'de Gezilecek Yerler
Mersin, Türkiye'nin onuncu büyük şehri olunca takdir edersiniz ki gezmek için 2 gün çok kısa bir zaman. O yüzden genel olarak Mersin merkeze yakın yerleri gezip, ilk seferde yenmesi gereken yemeklerle tatlıları yedik.İnşallah bir daha gelir de Mersin'de gezilecek yerlerden gitmediklerimize gideriz.
Kordon Boyu
Mersin sahil şeridi boydan boya park düzenlemesine sahip. Koşu yolları, bisiklet yolları, çocuk parkları ve jimnastik istasyonlarıyla dolu bu yemyeşil alan insanın hayatını uzatacak cinsten. Mersinliler de bu sahil şeridini aktif olarak kullanıyorlar.
Forum Mersin
Forum Mersin bir kaç yıl önce Avrupa'nın en iyi alışveriş merkezi ödülünü almış çok büyük bir AVM. Sanki hayat onun çevresinde dönüyor gibi. Her daim çok kalabalık ve kaotik. Sinemasından kafelerine kadar bir AVM'de olması gereken her şey burada var. Yorulduysanız soluklanmak için birebir ayrıca eğer buraları fazla bilmiyorsanız ve biriyle buluşacaksanız da bence ilk seçeneğiniz olmalı zira şehirde herkesin yerini tam olarak bildiği bir yer.
Mersin Marina
Sahil şeridinin hemen yanında çok yakın zamanda inşa edilmiş bir marina burası. Muhteşem manzarası ve her damak tadına hitap eden kafe ve restoranlarıyla Mersin gençliğinin uğrak noktası. Biz buraya bir Cumartesi günü, sahilde yaptığımız uzun bir yürüyüşten sonra geldik ve üst katta bir kafeye oturup bir şeyler içtik. Kafelerin dekorasyonundan marinanın genel konseptine kadar bizi tam bir Avrupa şehrindeymişiz gibi hissettiren Mersin Marina hoşça zaman geçirmek için dört dörtlük bir yer.
Kushimoto Japon Sokağı
1994 yılında kardeş şehir olan Japon Kushimoto şehri ile Mersin'in anısına her iki şehirde de bir sokağa diğerinin ismi verilmiş. Bu kardeş şehir olma olayı ise Ertuğrul Fırkateyni'nin 1890'da Kushimoto kenti yakınında kayalıklara çarpıp batması sonrasında gelişen Türk - Japon dostluğu sayesinde olmuş. Bu olay anısına sokaktaki bir parka da bir nişan taşı dikilmiş. Pozcu'da bulunan Kushimoto Sokağı Japon tarzı dekoru ve duvar resimleriyle çok hoş bir yer. Kushimoto Sokağı'nda nereleri gezilir derseniz özellikle japon feneri şeklindeki direkleri ve Japon bahçesi şeklinde tasarlanmış parkı ile çok güzel görünen sokak son yıllarda ardı ardına açılan kafelerle de Mersin gençliğinin uğrak noktası olmuş. Burada waffle'dan kahveye, tavladan nargileye her şeyi bulabilir, saatlerinizi sıkılmadan geçirebilirsiniz.
Narlıkuyu
Narlıkuyu, Mersin merkeze ortalama 60 kilometre uzaklıkta ve Silifke ilçesine bağlı, hem tarihi değerleriyle hem de doğal hazineleriyle öne çıkan çok şirin bir belde. Bunun dışında tulumbası, lokması ve köy kahvaltısı servis eden kahvaltı salonlarıyla da ünlü. Biz günümüze bu güzel yörük kahvaltısıyla başladık ve devamında da aşağıda anlattığım ören yerlerini gezdik. Tabii ki bir İzmirli olarak lokmayı da atlamadık.
Kızkalesi
Kızkalesi Mersin'de görülmesi gereken yerler listesinde ilk beşe rahat girer. Denizden ortalama 350-400 metre uzaklıkta bir adacığa inşa edilmiş bu kocaman kale maalesef çok kişi tarafından bilinmiyor. Neyse ki 2014 yılında Unesco Kültür Mirasları Geçici Listesine girmiş de 800 yıldan eski bu kalenin hakkı verilmiş. Aslında civarda iki kale var; biri bahsettiğim denizdeki Kız Kalesi, diğeri ise otoyoldan geçerken bile görebileceğiniz karadaki kale. Zamanında zeytinyağcılık ile geçinen yöre halkını ve bu zeytinyağı ticaretini hem karadan hem de denizden gelecek tehilikelere karşı korumak için inşa edilen bu kaleler -herhalde topraklarımızda bol bol olduğu için- korunmadığı gibi, surlarına ve hatta şehrin antik tiyatrosunun üzerine inşa edilmiş evlerle zarar bile veriliyor. Hemen iki kalenin arasında, çok güzel bir plaja komşu olan müzede ise buradan çıkarılan eserler sergileniyor. Giriş ücretli, Müzekart veya İş Bankası Maximum kartınız varsa bedava :) Bahsettiğim plajda ise Kızkalesi temalı düğün resimleri çekiliyordu. Biz geldiğimizde iki çift vardı ama aldığım bilgiye göre, mevsiminde aynı anda 5 - 6 çiftin olduğu bile oluyormuş. Biz de onlardan ödünç aldığımız rengarenk bu şemsiyeyle kendi pozlarımızı çektik.
Aslında Mersin Kızkalesi'nin efsanevi bir de hikayesi var. Karadaki kalede bulunan kralın kızına bakılan falda bir tehlike olduğu ve öldürüleceği çıkar. Hikaye bu ya, babası da kızına hiçbir tehlike gelmemesi için dört tarafı denizlerle çevrili bir kale inşa ettirir fakat kaderinde ölüm olan prensesi bir üzüm sepetinin içindeki yılan karşılar. İşte ismi de bu sebeple Kız Kalesi olan bu yerin hazin öyküsü dışında manzarası çok güzel.
Cennet Cehennem Mağarası
Burası Narlıkuyu mahallesine bağlı ve epeyce de ünlü bir ören yeri. Bir yeraltı deresinin kimyasal aşındırmasıyla oluşmuş bu iki çökükten birine Cennet, diğerine de Cehennem adı verilmiş. Cennet Cehennem Çöküğü'ne giriş ücretli ve aynı şekilde Müzekart veya Maximum Kart kullanabilirsiniz. Hazır müzeye gelmişken isterseniz müzenin önündeki boş alanda bulunan develerle iki tur atıp gelebilirsiniz. Hizmette sınır yok :)
Cennet Çukuru, çöküğü veya bilimsel adıyla obruğu 135 metrelik bir çukur. Çok dik merdivenlerden inilen bir yolu var ve yol boyunca tutunabileceğiniz hiç bir şey yok. Merdivenlerin kenarında trabzan da yapılmadığı için yaşlılar ve çocuklar için tehlikeli olduğunu düşündüğüm bu yol aslında bu çağda bile nasıl sallama iş yaptığımızın bir başka örneği. Merdivenlerin üçte ikisini indiğinizde karşınıza 5. yy da Meryem Ana'ya ithafen inşa edilmiş ve çatısız mimarisi ile dikkat çeken bir kilise çıkıyor. Bu kiliseye kadar indikten sonra hem biraz nefes hem de fotoğraf molası verebilisiniz keza daha önünüzde 150 basamaktan oluşan bir yol var. Bir yeraltı mağarası giden bu yol biraz önce bahsettiğimiz ve halihazırda da akan bir yeraltı nehrine çıkıyor. Bu nehir yüzünden yemyeşil olan çukur, bu özelliğiyle bir doğa harikasıyken içinde bulunan tarihi kilise ile de bir tarih hazinesi. Ortaya çıkan fotoğraflar da haliyle masalsı oluyor.
Cehennem çukuru ya da Cehennem çöküğü 128 metre derinlikteki bir çukur. Ama burada aşağı inmek yerine sadece bir seyir balkonundan izleme seçeneği mevcut. Resimlerden anlaşılmasa da gerçekten çok yüksek olan bu balkondan aşağı bakmak insanın içini bir hoş ediyor. Bu çöküklerin mitolojide de yeri var ve hikayeye göre Zeus, yüz başlı ejderha Typhon'u yendikten sonra, onu Etna Yanardağı'nın altına kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir. Eğer bilet alırsanız tam bilet 10 TL (2015) ve iki tarafa da aynı bilet ile giriş yapabiliyorsunuz.
Astım Mağarası
Cennet - cehennem çöküğünün çok yakınında bulunan bu mağara yazın yüzde 85 kışın ise yüzde 95'lik nem oranıyla astım hastalarında bir rahatlama sağladığı için adı böyle kalmış. Bir diğer adı da buraya gelenlerin dilek tutmasından dolayı dilek mağarası olan bu doğa harikası yer birbirine bağlı toplamda 200 metre uzunluğunda galerilerden oluşuyor.
Narlıkuyu Lokmacısı ve Balıkçıları
Kızkalesine ve çöküklere çok yakın bir konumda, yolun hemen aşağısında bulunan bir koya dizilmiş balıkçılar vardı. Harika bir manzaraya bakan bu balıkçıları maalesef es geçtik ve Narlıkuyu Lokmacısı'na yanaştık. Önünde onlarca kişiden oluşan bir sıra vardı ve pişen lokma hemen bitiyordu. Neresinden baksan yirmi dakika bekledikten sonra o şuruplu ve tarçınlı mutlu sona ulaştık. Buraya kadar gelirseniz bir lokma yemeden dönmeyin.
Viranşehir - Mezitli
Viranşehir sahil yolu şehir merkezine yakın ve Mersin'in yazlığı konumundaki bir yer. Denize bakan kafeleri ve restoranları ile çok revaçta. Biz oradayken özellikle deniz kenarına yakın balıkçıları tıklım tıklımdı. Buraya gündüz gelebilseydik ilk durağımız Mezitli'nin ev sahipliği yaptığı Soli Antik Kenti olacaktı ama onun yerine civardaki Roma dondurmacısına gidip İlker Ayrık'ın yeni yarışmasını izledik:)
Mersin'de Ne Yenir?
Gezdiğimiz bu kadar ülke arasında hiç bir mutfak Türk mutfağının yerini tutamadı, özellikle de ortadoğu ve arap mutfağına yakın lezzetleri. Ne de olsa taş yerinde ağırdır. Mersin'de de durum değişmedi, burası tam bir gastronomi cenneti. Deniz kıyısındaki konumu ile lezzetli deniz ürünleri sunarken yaylalarındaki zengin otlaklarda beslenen hayvanların etinden yapılan kebap, ciğer ve tantunilerinin namı da uluslararası boyuta ulaşmış durumda.
Memoş Tantuni
Tantuninin hası burada dediler biz de geldik ve gerçekten de çok lezzetli bir tantuni yedik. Tantuni dana etinin kontrfilesinin tüm sinirlerinden ve zarlarından iyice temizlenerek üzerine kuyruk yağı eklenmesiyle yapılıyor. Eğer yağ istemezseniz adı biftek oluyor(muş) Ortası çukur bir sacta pişirilen tantuni, bu çukura eklenen suyun buharı sayesinde kurumuyor. Üzerine limon sıkarak yenen bu küçük dürüm bir başına çok doyurucu olmasa da lezzeti şahane. Bu bağlamda İzmir'de yediklerimiz maalesef tantuni değilmiş, çünkü genel olarak kalın bir lavaş ve kuru et şeklinde bildiğimiz tantuniyi yerinde yemek gerekiyormuş. Memoş'un bir şubesi İstanbul'a açılmış, bir başkası da İzmir'e açılacakmış. Kendilerini dört gözle bekliyoruz.
Teras Marin
Marinada bulunan işletme Mersin'in hakkını veren lezzetler sundu bize.Burada İskender döner ve mantı yedik. Bir kaşığa kırk tane sığmasa da yediğimiz mantı epeyce lezzetliydi. İskender döner de kıvamlı yoğurdu, mis gibi tereyağı kokusu ve büyük porsiyonu ile çok tatminkardı.
Şato Dürüm Evi
Burası Mersin'in en kendine has yerlerinden biri. Küçücük bir dükkan bu yüzden bazen oturulacak yer bulmak için epeyce beklemek gerekebiliyormuş. Buaranın en ünlü yemeği ise Şato Kebap; yağ ve kırmızı biberle soslanmış tavuk arasına künefenin içindeki o muhteşem peynirin konulmasıyla yapılan bu yemek yanında kocaman bir salata ile servis ediliyor. Yemek Mersin'in efsanelerinden biri. Restoran ise eski Metro sinemasının sokağında, Koluman Plaza'nın arkasında.
Oğuzhan Kerebiç
Kerebiç Mersin'e ait çok lezzetli bir tatlı. İrmikten yapılan dış kabuğun için antep fıstığı veya ceviz doldurulurak yapılan tatlı beyaz bir köpüğün üzerinde servis ediliyor. Bu köpüğe çöven otu kaymağı deniyor. Kerebiççi Oğuz'dan öğrendiğmize göre çöven kökü bir gün ıslatılıp bekletildikten sonra devamlı kaynatılarak elde edilen beyaz köpük şekerle karıştırılarak çırpılıyor ve böylece kerebicin beyaz köpüğü elde ediliyormuş. Ramazan tatlısı olması sebebiyle kerebiççilerin önü bayramlarda kuyruk oluyormuş.
Mersin'de Nerede Kalınır?
Hilton, Radisson gibi lüks seçenekler mevcut olsa da biz sevgili evsahibimiz Sabri'ye yakın bir otelde konakladık. Mersin Üniversitesinin de hemen dibinde olan Ayseli Otel. Yeri merkezi olmasa da üniversite yanında olduğu için her türlü ulaşım aracıyla ulaşılabilmesi bir artı. Odalar uygun büyüklükte ve temiz. Gecelik, kahvaltı dahil 120 TL.
Mersin'e Nasıl Gidilir?
Mersin'de havalimanı bulunmadığı için en yakında bulunan Adana Havalimanı kullanılıyor. THY, Pegasus ve Onur Air gibi bazı havayollarının servisleri bulunduğu gibi, Havaş veya gardan kalkan özel otobüsler de Mersin - Adana arasında yolcu taşımacılığı yapıyorlar. Yaklaşık 1 saat süren bu yolculuk geniş bir otobandan yapıldığı için hem hızlı hem de güvenilir.