Simi
Marmaris'teki tekne turumuzun 3. gününde planlandığı gibi Dirsekbükü'nden iplerimizi çözdük ve harika bir tekne yapımı kahvaltıdan sonra Simi'ye doğru yol almaya başladık. İlk defa, bu sıcak havalarda yelkencilerin şansı yaver gitti ve bir nebze de olsa rüzgar çıktı, biz trimcilere de iş çıktı, bir sağa bir sola oturup dedikoduya devam ettik=).
Öğlen saatlerinde şeker gibi boyalı evleri olan kıraç Simi'ye vardık ve tabii ki ne pasaportumuz ne de vizemiz olduğundan bizi ana limana almadılar. Biz de akıllılık yapıp hemen yan koy olan Pedi Beach'e yanaştık ve botumuzla Yunan topraklarına ayak bastık. Gün boyu Pedi Beach'teki şirin ve sakin tesiste denize girip, dinlenip Greek coffeelerimizi yudumladık.
Öğlen saatlerinde şeker gibi boyalı evleri olan kıraç Simi'ye vardık ve tabii ki ne pasaportumuz ne de vizemiz olduğundan bizi ana limana almadılar. Biz de akıllılık yapıp hemen yan koy olan Pedi Beach'e yanaştık ve botumuzla Yunan topraklarına ayak bastık. Gün boyu Pedi Beach'teki şirin ve sakin tesiste denize girip, dinlenip Greek coffeelerimizi yudumladık.
Akşam olurken yine şıklıktan ödün vermeyen kıyafetlerimizle bu kez de salaş balıkçımıza botumuzla gidiyoruz. Ara sokakta minik bir şapelin bahçesini gezmeyi de ihmal etmiyoruz. Sakin ve huzurlu Pedi'de taze mezelerle harika bir akşam yemeği yedik ve son otobüsle merkeze indik. Klimalı otobüsümüz daracık sokaklarda kıvrak manevralar yaparken, ara sokaklardan görülen manzaralar harikaydı. 20 dakika sonra merkezdeydik ve tahminlerimizin aksine Simi çok çok sakindi ve restorandaki garsondan aldığımız tavsiyeyle Harani Bar'a oturduk. Pina colada'mı yudumlarken 16 yaşındaki gençlerin dans edişlerini izleyip, müzik dinledik.
Saat 1 civarında bir taksi bulmak üzere ayaklanırken, acı bir şekilde öğrendik ki bu sakin adada geceyarısından sonra taksi yokmuş. Önce panik olduk, hatta kalıcak otel bile baktık ama sevimli garson kız bize yürürsek 35 dakikada varacağımızı söyledi. Biz de başladık merdivenleri tırmanmaya. Bomboş ve çok hoş sokaklarda keçi gibi tırmanmaktan inanılmaz terlemiştik ki, içeriden canlı buzuki seslerinin geldiği harika bir taverna gördük. Zavallı buzukici halimize acımış olacak ki, müziğini yarıda bırakıp bize bir şişe soğuk su ısmarladı ve restorandakiler bizi selamladı. Biz de biraz soluklandıktan sonra yolumuza devan ettik ve gece 3 civarında teknemize vardık. Biraz zorlu da olsa güzel bir macerayla Simi gezimizi sonlandırmış olduk.