Santiago de Compostela
Galiçya'nın başkenti olan Santiago de Compostela, Ispanya'nın kuzeyinde bulunan çok sevimli ve romantik bir şehir. Biz şehre havayoluyla geldiğimizden, şehir merkezine otobüsle ulaştık ve sabah karanlığında hiç durmayan yağmur, yeşillikler ve iki katlı taş evleriyle kendimizi İrlanda'da hissettik. Tabii bunda, otobüs şoförünün sabahın sekizinde bangır bangır çaldığı İrlanda şarkısının da etkisi olabilir =).
Santiago de Compostela, aynı zamanda Katoliklerin kutsal hac yollarından birinin de son noktası. Bu sebeple, dünyanın her yerinden hacı adaylarını şehrin ana katedralinin önünde ağlarken, içeride Yakup heykeline sarılırken vs. görebilirsiniz. Bu ruhani şehrin hikayesine göre, Hristiyanlığı Avrupa'ya getiren Yakup (St. James), M.S. 813'te Kudüs'te öldürüldükten sonra naaşı bu şehre getirilmiş ve üzerine minik bir katedral inşa edilmiş. Yüzyıllar boyunca unutulan bu mezar, 1879'da bu katedralin onarımında çalışan bir işçi tarafından, efsaneye göre bir yıldız yağmuru yardımıyla tekrar bulunmuş ve o minik katedral, bugün karşımızda Santiago de Compostela Katedrali olarak duruyor. Artık, pek minik de değil ama her dönemden eklentileri olduğu için biraz romanesk, biraz gotik, biraz da barok etkilerini gözlemleyebilirsiniz. Plaza de Obradoiro'da bulunan katedrale giriş ücretsiz ve içi çok büyük, gezmek oldukça zaman alıyor. Özellikle Pazar gününe denk getirebilirseniz büyükçe bir ayin izleyebilir, hatta şanslıysanız Avrupa'nın en büyük kilise tütsüsünün yakılmasını da görebilirsiniz. Fransa sınırında Pireneler'in eteklerinde başlayan ve bu katedralde sona eren hac yolu 750 km uzunluğunda ve kendisine Yakup'un Yolu deniyor. Bütün yolu 40 günde ve tek seferde yürüyenler olduğu gibi, bölüm bölüm bitirenler de var. Eğer hava güzelse ve denemek isterseniz bunun için ayrılmış trekking rotaları ve turları da var.
SANTIAGO DE COMPOSTELA'DA GEZİLECEK YERLER
Aslında Galiçya bir bütün olarak, denizle, yağmurla ve kuzeyle özdeşleşmiş bir kültür. Santiago de Compostela'da da, deniz kenarında olmamasına rağmen, bütün sokaklarda kızarmış balık kokusunu duyabilir, midyeden yapılmış aksesuarları hemen her dükkanda görebilirsiniz. Çoğu restoranda karışık deniz ürünleri menüleri bulunmakta ama kesinlikle denemeniz gereken şey Galiçya usulü pay ve Galiçya usulü ahtapot. Tarihi şehir merkezinde dar sokaklar, taş binalar ve yüksek tavanlı kafeler birleşince ortaya hayli romantik ve karanlık bir atmosfer çıkıyor. Bir zamanlar İspanya'daki bütün yolların Santiago de Compostela'ya çıktığına inanılırmış çünkü Avrupa'nın kutsal hac yolu üzerinde kurulan bir uygarlık olduğu düşünülüyormuş. Siz de bu ruhani şehirde katedrale çıkan yollarda amaçsızca dolanabilir, kafelerde vakit geçirebilirsiniz. Gezebileceğiniz ana sokaklar, Rua Nova ve Rua do Vilar. Restoranların ve barların toplandığı ana arter ise Rua do Franco ve onun devamındaki Rua da Raina.
Santiago de Compostela, sadece tarihi merkezinden ibaret bir şehir değil aslında. Bu tip Avrupa şehirlerinde, sanki tarihi merkezden başka gidecek yer, yapacak bir şey yokmuş gibi seyahatlar planlanıyor genelde fakat biz, bu şehir duvarlarının ardında yaşayan gerçek, günümüz şehrini daha çok merak ediyoruz. Sonuçta bu şehrin gerçek sakinleri neler yapıyor diye bakmak istiyoruz. Bu gezimizde de surların ardına geçtiğimiz anda canlı dükkanlar, günlük pastaneler ile karşılaştık ve bu şehirde kocaman bir üniversite olduğunu fark ettik. Avrupa'nın en eski üniversitelerinden biri buradaymış. Bu arada hava çok yağmurlu olduğundan, ve ben görüne dayanamadığımdan, katedralin arkasından kalkan petit tren ile 45 dakika süren bir tura katıldık. Gördüğüm en başarılı petite trenlerden biriydi, tarihi merkezin dışında yorulmadan gezmek için iyi bir opsiyon.
Modern şehirde gezerken, Bonaval Parkı denilen, üniversiteye yakın bir parkta biraz vakit geçirdik. Gerçekten Game of Thrones setini anımsatan, İskoçya çimenlerine ve sonbaharın bütün tonlarına sahip bu park masal gibiydi. Üstelik, içerisinde hayatı sorgulayan bir de modern sanat enstalayonu vardı. Parkın içerisinde bulunan birkaç duvarda, mezar olduğunu anladığımız bir çok dikdörtgen farklı renklerde boyanmış. Dikkatlice baktığınızda ve girişe konulmuş lejandı incelediğinizde, mezarların farklı inanışlara sahip insanlara ait olduğunu görebiliyordunuz. Yani, sanatçı burada, "Hepimiz aynı yolun yolcusuyuz" temalı bir iş sergiliyor, bizim çok hoşumuza gitti. El Camino de Santiago'ya (Yakup'un Yolu) farklı pencerelerden bakan serginin devamı başka tarihi eserlerin içerisinde bulunuyor.
Bu arada, bu şehri gezmek için iki günden daha fazla bir zaman ayırdıysanız, günübirlik yakındaki şehirlere gidebilirsiniz; mesela A Coruna oldukça popüler bir destinasyon, hem de deniz kenarında.
Bu arada, bu şehri gezmek için iki günden daha fazla bir zaman ayırdıysanız, günübirlik yakındaki şehirlere gidebilirsiniz; mesela A Coruna oldukça popüler bir destinasyon, hem de deniz kenarında.
SANTIAGO DE COMPOSTELA'DA NEREDE KALINIR?
AirBnb sitesinden, Rua da Cladeireria üzerinde minik bir ev tuttuk. Genelde tercih ettiğimiz kalma yöntemi bu ama Hostal Mapoula P.R. gibi uygun fiyatlı şehir merkezinde oteller de mevcut.
SANTIAGO DE COMPOSTELA'DA NE YENİR?
Genelde lüks restoranlardansa, yerel restoranları tercih ediyoruz. Burada da şans eseri karşımıza çıkan ultra yerel bir restoranda yemek yedik, ve o kadar beğendik ki bir daha gittik. Cafeteria Candelejas (Plaza de Mazerelos, no:11) isimli restoranda günün menüsü 8,5 Euro idi ve oldukça doyurucuydu. Bir menüyü ve yarım porsiyon Galiçya usulü ahtapotu iki kişi bölüşmemize rağmen fazla geldi. Biz, Galiçya usulü payı ve Galiçya usulü çorbayı denedik kesinlikle tavsiye ederiz. Restoran, yaşlı amcaların kağıt oynadığı, yerellerin yemek yediği, gençlerin bira ve tapas yaptığı, müzik yerine maç izlenen eski bir restoran.
Kahve ve tatlı için üç yer denedik. Bir tanesi, eski merkezin tam ortasında, Rua do Vilar üzerinde Cafe Casino, Santiago pastası dedikleri bademli tartı denemenizi kesinlikle öneririz. Özellikle Cumartesi akşamları saat 22:00'de yarım saatlik bir hac gösterisi de yapıyorlar. İkincisi, Rua Nova üzerindeki Rua Bella isimli kafe. Taş kemerlerin arasında bulunan bu kafede akşam üzeri bir İspanyol klasiği olan sıcak çikolata ve churro yiyebilirsiniz.
Üçüncü ve favorimiz olan kafe/bar ise A Cocotte (Casa Reais, no:27) isimli bohem mekan oldu. Dekoru ve kahveleri bir harika. Biz denemedik ama nachoslarında aklımız kaldı.
SANTIAGO DE COMPOSTELA'DAN NE ALINIR?
Deniz kültürünü her noktasında hissedebileceğiniz bu şehirde, biz midyeli hacı kolyelerinden ve renkli magnetlerden aldık. Midyeli hacı asaları ve altın, gümüş takı opsiyonları da mevcut.