MZUNGU IN THE MIST
Mzungu, Swahili dilinde beyaz adam'a verilen isim, bence hafif aşağılama/küçük görme de içermekle beraber turist, avare, boş gezen gibi anlamlara geliyor. Peki şimdi neden Swahili derslerine başladık derseniz, sebebi çok severek yaptığımız Kenya-Zanzibar seyahatidir :)
Kenya maceramız sevgili Yasemin'in gönüllü olarak bu memlekete gitmesi ile başladı. Hiç aklımızda yokken, "Hazır Yasemin de orada, neden olmasın?" dedik ve memleketin neredeyse %60'ını kapsayan bir tur programı yaptık. (Ve bu sohbetler "Hazır Kenya'ya geldik, neden Tanzanya'ya da gitmeyelim?" şekline dönüştü ve kendimizi Zanzibar'da bulduk. Ama bu ayrı bir yazının konusu:)
Kenya maceramız sevgili Yasemin'in gönüllü olarak bu memlekete gitmesi ile başladı. Hiç aklımızda yokken, "Hazır Yasemin de orada, neden olmasın?" dedik ve memleketin neredeyse %60'ını kapsayan bir tur programı yaptık. (Ve bu sohbetler "Hazır Kenya'ya geldik, neden Tanzanya'ya da gitmeyelim?" şekline dönüştü ve kendimizi Zanzibar'da bulduk. Ama bu ayrı bir yazının konusu:)
Kenya'ya en uygun bileti Arap dünyasının Pegasus'u olan Air Arabia havayolundan bulduk. Tabii ki Air Arabia olunca, uçuşumuz Sharjah üzerinden oldu. Yol azıcık uzadıysa da çok zor bir yolculuk olmadı ve Nairobi Jomo Kenyatta Havaalanı'na sağ salim indik. Burada Yasemin ve arkadaşlarıyla buluştuk. Toplamda 3 Türk, 3 Yunan ve bir Alman turumuza başladık.
İlk durağımız Maasai Mara Ulusal Parkı oldu. Buraya 3 gün üst üste geldik ve gerçekten de karşılaşması zor olan manzaralarla karşılaştık. Maasai Mara hayvan çeşitliliği bakımından çok zengin bir park ve dünyanın en büyük göç olaylarından biri de burada gerçekleşmekte.
İkinci durağımız Naiwasha gölü ve Hell's Gate Ulusal parkı oldu. Hell's Gate Kenya'da yaya olarak gezebileceğiniz birkaç parktan biri, ayrıca içeri girdiğiniz zaman bisiklet kiralayıp onunla da gezebilirsiniz. İçinde bir kanyon da barındıran bu parkta rehberler eşliğinde turlar da düzenlenmekte.
İkinci durağımız Naiwasha gölü ve Hell's Gate Ulusal parkı oldu. Hell's Gate Kenya'da yaya olarak gezebileceğiniz birkaç parktan biri, ayrıca içeri girdiğiniz zaman bisiklet kiralayıp onunla da gezebilirsiniz. İçinde bir kanyon da barındıran bu parkta rehberler eşliğinde turlar da düzenlenmekte.
Üçüncü durağımız Nakuru Gölü ulusal Parkıydı. Burası kuş türleri açısından çok zengin bir yer olmakla beraber, Kenya'da gergedanları görebileceğiniz ender yerlerden biri. Kenya'da yaşayan çoğu hayvanı -ki bunların arasında zürafalar,zebralar ve babunlar da var- sadece ulusal park olarak ayrılmış yerlerde değil ülkenin geneline yayılmış ormanlık alanlarda ya da savanlarda da pekala görebilirsiniz. Alelade bir rotada yanınızdan zebra sürüleri geçmesi çok olağan. Yerli halk geyik, antilop gibi hayvanları besin olarak tüketmediği için bu hayvanların nüfusu da oldukça kalabalık.
Buradan bu ülkenin son yağmur ormanı olan Kakamega Rain Forest'a geçtik. Burada daha gün ağarmadan yola çıktığımız ve gün doğuşunu izleyeceğimiz yürüyüş turuna katıldık. Her ne kadar Tuğçe ve ben yürüyüş adı altındaki bu sabah koşusunu tam anlamıyla tamamlayamasak da, önemli olan katılmaktı diyor ve konuya geri dönüyorum:)
Tüm bu turumuz bittikten sonra sevgili arkadaşlarmızı bizimle tam tersi olan bir istikamete Lamu gölüne yolculadık ve başladığımız nokta Nairobi'den şehirlerarası bir otobüs firmasıyla Kenya'nın ikinci büyük şehri olan Mombassa'ya gittik. Yolda bize sıcak cola, fanta ve gazoz ile yer fıstığı ikram ettiler. Serviste sınır yok:) Bu arada memleketin genelinde şehir merkezleri hariç elektrik yok. Yolda her 50 metrede bir coca-cola büfesi olsa da içecekler hep Kenya yerel ısısında servis ediliyor. Ama Scweppes'in Novida adında bir ananas aromalı malt içeceği var ki acilen buraya ithal edilmeli.
Buradan bu ülkenin son yağmur ormanı olan Kakamega Rain Forest'a geçtik. Burada daha gün ağarmadan yola çıktığımız ve gün doğuşunu izleyeceğimiz yürüyüş turuna katıldık. Her ne kadar Tuğçe ve ben yürüyüş adı altındaki bu sabah koşusunu tam anlamıyla tamamlayamasak da, önemli olan katılmaktı diyor ve konuya geri dönüyorum:)
Tüm bu turumuz bittikten sonra sevgili arkadaşlarmızı bizimle tam tersi olan bir istikamete Lamu gölüne yolculadık ve başladığımız nokta Nairobi'den şehirlerarası bir otobüs firmasıyla Kenya'nın ikinci büyük şehri olan Mombassa'ya gittik. Yolda bize sıcak cola, fanta ve gazoz ile yer fıstığı ikram ettiler. Serviste sınır yok:) Bu arada memleketin genelinde şehir merkezleri hariç elektrik yok. Yolda her 50 metrede bir coca-cola büfesi olsa da içecekler hep Kenya yerel ısısında servis ediliyor. Ama Scweppes'in Novida adında bir ananas aromalı malt içeceği var ki acilen buraya ithal edilmeli.
Nihayet Mombassa'ya vardığımızda uçak biletlerimizi ayarladık ve bu geneli Müslüman olan şehirde Lonely Planet'ın tavsiyelerinden şaşmayarak gene bir müslüman lokantasına gittik, yerel lezzetleri denedik ve epeyce de memnun kaldık. Sabah ise burada kolonici Portekizlilerin inşa ettiği Fort Jesus'ı gezdik ve akabinde Tanzanya uçuşumuz için bir tuk-tuk ile (başka bir yerel dolmuş; nam-ı diğer triportör) otoban kenarından ölümle burun buruna, yavaaş yavaaş havaalanına doğru gittik.
Yukarıda bahsi geçen yerlerin derinlemesine incelemesini başka bir yazıya saklayıp, Kenya hakkında birkaç lüzumsuz bilgi vermek istiyorum. Spoiler içermez, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
Bu memleket biraz pis.. İnsanlar, şehirler, yemekler, tabaklar çanaklar.. Liste uzayıp gider. Gökdelenleriyle bir metropolü andıran Nairobi'de insanların hala çöplerini sokak ortasında yakması veya trafik ışıklarının kullanılmaması çok ilginç. Onlar için beyaz adam çok zengin ve onlara yardım etmeli mantığı var bu yüzden de devamlı kazıklama teşebbüsü içindeler. Tamam dünyanın her yerinde var ama, burada belki 10 katından açıyorlar herşeyin fiyatını, bu da uzun kalınca, her alışveriş öncesi bir sıkıntı olarak sirayet ediyor bünyeye. Afrika'ya gideceklere küçük bir öneri; size verdikleri fiyatın dörtte birine alabilirsiniz istediğiniz şeyleri, zira herşeyin fiyatı sizin tipinize bağlı. Bir de matatu'lar var ki aman aman:) Kenya dolmuşuna matatu diyorlar ve bizim kamyon şöförleri falan bunların yanında süt kuzusu kalır, o derece.
Yukarıda bahsi geçen yerlerin derinlemesine incelemesini başka bir yazıya saklayıp, Kenya hakkında birkaç lüzumsuz bilgi vermek istiyorum. Spoiler içermez, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
Bu memleket biraz pis.. İnsanlar, şehirler, yemekler, tabaklar çanaklar.. Liste uzayıp gider. Gökdelenleriyle bir metropolü andıran Nairobi'de insanların hala çöplerini sokak ortasında yakması veya trafik ışıklarının kullanılmaması çok ilginç. Onlar için beyaz adam çok zengin ve onlara yardım etmeli mantığı var bu yüzden de devamlı kazıklama teşebbüsü içindeler. Tamam dünyanın her yerinde var ama, burada belki 10 katından açıyorlar herşeyin fiyatını, bu da uzun kalınca, her alışveriş öncesi bir sıkıntı olarak sirayet ediyor bünyeye. Afrika'ya gideceklere küçük bir öneri; size verdikleri fiyatın dörtte birine alabilirsiniz istediğiniz şeyleri, zira herşeyin fiyatı sizin tipinize bağlı. Bir de matatu'lar var ki aman aman:) Kenya dolmuşuna matatu diyorlar ve bizim kamyon şöförleri falan bunların yanında süt kuzusu kalır, o derece.
Bibere pili pili diyorlar, dolmalık bibere de pili pili ho-ho :) Başbakan Erdoğan'dan herkes haberdar. Bildikleri şeyler Galatasaray, İstanbul ve Erdoğan ve tabii ki bunda Işık Koleji'nin ciddi payı var. Dünya siyah çay üretiminde 1, yeşil çay üretiminde 2. sıradalar.Ülkede hava bizimki gibi, 4 mevsim aynı anda. Çölü de var, Rize'si de.
Yolları bir felaket, aslında yol yok denebilir. Kağıt üzerinde yaptığımız tur planı; gideceğimiz yerlere sabah erken yola çıkıp öğlen varmaktı. Fakat 300 km.lik yolu minibüsle yaklaşık 9 saatte alınca, Kenya-Tanzanya arası 700 km olan yol planımızı anında uçağa terfi ettirdik.(Kenya Pegasus'u için) Anayollar devamlı inşa halinde, para bittiği an iş makinelerini olduğu yere kitleyip, para gelmesini bekliyorlar. bu yüzden tam bir otoyol ağı oluşturabilmiş değiller.
Her şeye rağmen harika bir coğrafya, kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir yer. Öneririm..:)
Yolları bir felaket, aslında yol yok denebilir. Kağıt üzerinde yaptığımız tur planı; gideceğimiz yerlere sabah erken yola çıkıp öğlen varmaktı. Fakat 300 km.lik yolu minibüsle yaklaşık 9 saatte alınca, Kenya-Tanzanya arası 700 km olan yol planımızı anında uçağa terfi ettirdik.(Kenya Pegasus'u için) Anayollar devamlı inşa halinde, para bittiği an iş makinelerini olduğu yere kitleyip, para gelmesini bekliyorlar. bu yüzden tam bir otoyol ağı oluşturabilmiş değiller.
Her şeye rağmen harika bir coğrafya, kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir yer. Öneririm..:)