Şirince&Tire
Selçuk'a doğru giderken sapağını görüp hemen ulaşılabilen bu küçük köy, aslında şaraplarıyla ünlüdür. Zamanında, 21 Aralık'ta dünyanın sözde sonu yaşandığında ayakta kalacak ender yerleşim birimlerinden biri olacağı söylentileri ile revaçtaydı.
Her neyse, biz kahvaltımızı, yukarıdaki kiliseye doğru çıkan iki yoldan sağdakinde bulunan Can Restaurant'ta yaptık. İlk defa gittiğimiz bu şirin yerin kahvaltısı çok lezzetli ve keyifliydi, çalışanları da samimiyet sınırını çok iyi belirlemiş içten insanlardı. Havanın biraz soğuk olması sebebiyle hafif üşüsek de, yeşil yamaçlardaki tipik Şirince evlerini izleyerek çaylarımızı yudumladık.Biraz dergi ve Ipad faslından sonra, köyde birazcık yürüdük, tabii ki kiliseye çıktık, ben sarı kantaron yağı aldım. Bu yağ, bir çok şeye şifalı geldiği bilinen bir ürünmüş, uzunca bir süredir etraftan duyuyorum. Aslında belki de, john's wort ismiyle tanıyorsunuzdur bu şifayı. Sakinleştirici ve bitkisel antidepresan olarak kullanılan bu bitkinin zeytinyağına yatırılmasıyla elde ediliyormuş, sonuçları yine paylaşacağım, genel olarak cilt problemlerine ve akneye iyi geldiğı biliniyor. Bakalım, bende ne sonuç verecek.
Her neyse, biz kahvaltımızı, yukarıdaki kiliseye doğru çıkan iki yoldan sağdakinde bulunan Can Restaurant'ta yaptık. İlk defa gittiğimiz bu şirin yerin kahvaltısı çok lezzetli ve keyifliydi, çalışanları da samimiyet sınırını çok iyi belirlemiş içten insanlardı. Havanın biraz soğuk olması sebebiyle hafif üşüsek de, yeşil yamaçlardaki tipik Şirince evlerini izleyerek çaylarımızı yudumladık.Biraz dergi ve Ipad faslından sonra, köyde birazcık yürüdük, tabii ki kiliseye çıktık, ben sarı kantaron yağı aldım. Bu yağ, bir çok şeye şifalı geldiği bilinen bir ürünmüş, uzunca bir süredir etraftan duyuyorum. Aslında belki de, john's wort ismiyle tanıyorsunuzdur bu şifayı. Sakinleştirici ve bitkisel antidepresan olarak kullanılan bu bitkinin zeytinyağına yatırılmasıyla elde ediliyormuş, sonuçları yine paylaşacağım, genel olarak cilt problemlerine ve akneye iyi geldiğı biliniyor. Bakalım, bende ne sonuç verecek.
Bu turistik yürüyüşümüzün ardından, Şirince'ye 40 km uzaklıkta bulunan Tire'ye doğru yol aldık. Çocukluğumun bir kısmı, buralara yakın geçse de, seyahat ve gurme yazılarından takip ettiğime göre son derece ünlü olan bu beldeyi bir de bu gözle deneyimlemek için heyecanlıydım. Günlerden Salı olduğu için, Tire Pazarı neredeyse ilçenin bütün sokaklarına yayılmıştı. Biz de biraz pazar, biraz ara sokaklara girip çıkma derken, kendimizi biraz yukarıda Derekahve denilen bir çay bahçesinin yanında bulduk. Tire'nin içinden bir dere geçtiğini biliyordum ama bu kadar güzel düzenlenmiş olduğunu bilmiyordum. Doğal taşlarla, set set bir düzenleme yapılmış, yer yer köprüler eklenmişti, bence elde olan malzemeyle yapılabilecek olanın en iyisiymiş, ben çok beğendim. Bu arada pazardan sebze, meyve ve bir de fular almayı ihmal etmedik. Biraz daha dolandıktan sonra, arabamıza atlayıp gün batımını yakalamak üzere, Tire'nin tepelerinde bulunan Kaplan Köy'e doğru hareket ettik.
Kaplan köy, yeşillikler içinde bir dağ köyü ve yolu da dolambaçlı ve biraz tehlikeli. Fakat, çocukluğumda çokça gitmiş olduğumuz Kaplan Dağ Restoran'ı yeniden görmek için, biz dikkatlice bu yolları tırmandık. Kaplan Dağ Restoran, bir yamacın tam tepesinde, oturduğunuzda bütün Tire'yi yukarıdan seyredebileceğiniz, bir o kadar da lezzetli yemekleri olan samimi bir restorandır. Özellikle keşkekleri, küçük bir çocukken bile dimağımda yer etmişti. Bunun dışında, otlardan hazırlanan soğuk başlangıçları kesinlikle denemelisiniz, benim bugünki favorim ısırgan otlu okma oldu. Geleneksel bir soba ile ısıtılmış, tavandan kurutulmuş kabakların sarktığı bu restoranda, eskimiş ahşap doğramaların ardından gün batımını izledik ve hava kararmaya yüz tutmuşken yavaş yavaş arabamızla Tire'ye doğru inişe geçtik.