PATMOS ADASI
Yunanistan'ın neredeyse 6000 adası olduğunu biliyor muydunuz? Biz de bilmiyorduk. Ama Allah'tan sadece 227 tanesinde yerleşim varmış da, yarın öbür gün "ben bütün Yunan adalarına gidicem!" falan gibi bir iddiaya girersek yapması kolay olur. Neyse efendim, biz "gördüklerimizin arasında" en sevdiğimiz Yunan adası olan Samos'ta, iki ay için kiraladığımız evimizde bir yandan çalışıyor bir yandan da tatilimizi yapıyorken, daha önce World Tourism Forum'da tanıştığımız ve dünya çapında çok güzel işler yapan Simon Lewis tarafından Patmos'da ilk defa yapılacak olan bir spor etkinliğine davet edildik. Adanın ruhuna uygun olarak Patmos Revelation ismi verilen bu spor etkinliği, adanın biraz da spor turizminin nimetlerinden yararlanması için profesyonel bir ekip tarafından düzenlenmişti. Biz de Türkler tarafından da epey rağbet gören adadaki bu etkinliğe davet edilen tek Türk bloggerlar olarak davete tabii ki olumlu cevap verdik.
Ada, ismi Oniki Ada olan ama oniki adadan oluşmayan bir adalar topluluğunun en bilinenlerinden biri. Buraya Kutsal Ada veya Ege'nin Kudüs'ü de diyorlar zira Patmos, Hristiyanlar için Efes Meryem Ana Evi'nden sonra en önemli hac merkezlerinden biri. İşte bu yüzden ada zaten yaklaşık 2000 yıldır turizmle iç içe, çünkü ada bizim için güzel deniz, lezzetli mezeler demekken Hristiyanlar için din ve inanç demek.
PATMOS'DA GEZİLECEK YERLER
GRIKOS BAY
Skala’ya yaklaşık 5 km mesafede bulunan Grikos Bay, sessiz sakin bir deniz kenarı kasabası. Hatta aslında sadece plajdan, otellerden ve restoranlardan oluşuyor diyebiliriz. Patmos Revelation’ın yüzme yarışı burada bulunan Patmos Aktis Hotels&Spa’da gerçekleşti. Biz de bu otelin zengin açık büfe kahvaltısına balıklama daldık. Çeşit açısından çok zengin ve denize nazır masalarıyla da oldukça keyifli bir kahvaltı oldu bizim için.
Grikos Bay, Patmos’un en popüler yerlerinden bir tanesi. Hem kumsalı ve denizi çok güzel, hem de restoranları çok hoş. Biz, bir gece de yine Patmos Aktis’in misafiri olarak kumsalın üzerine atılmış ahşap masalarda, gün batımına karşı çok lezzetli deniz ürünleri tükettik.
SKALA
Skala, Patmos Adası’nın merkezi ve en canlı yeri. Patmos feribotları da buraya yanaşıyor. Zaten Skala, Yunanca’da iskele anlamına geliyor. Burası ufak bir tatil beldesinin çarşısı gibi, hediyelik eşya dükkanları ve birkaç marketin haricinde kafeler ve restoranlar var.
Biz, iki gecemizi Skala’nın restoranlarının bulunduğu sokakta geçirdik. Pantelis Restaurant, Patmos Revelation’la anlaşmalı olarak bize çok güzel iki akşam yemeği sağladı. Bunun haricinde bir de gündüz Skala’yı turlayıp biraz fotoğraf çektik tabii.
Patmos’ta ulaşım için Skala’dan taksiye binmek en mantıklısı. Biz de Skala’dan Chora’ya gitmek için feribot iskelesinin hemen yanındaki taksi durağını kullandık. Genelde her yer 7 euro tutuyor.
CHORA
Chora, Patmos’un merkezi Skala kasabasından araba ile 3km yukarıda bulunan tarihi bir köy. Gerçi Skala’dan Chora’ya yürüyerek de gidiliyormuş ama sorduğumuz hiç kimse bu yolu bilmiyordu. Sonuç olarak Skala’dan Chora’ya gitmek için taksiye binmek en mantıklı yol oluyor. Genel olarak bu yol hep 7 Euro civarında tutu. Bir de Skala-Chora arası otobüs var ama saatlerine ve güzergahına ulaşabilene aşk olsun =).
Chora, tipik bir Yunan köyü. Beyaz duvarlarının arasında gezerken, köyde sanki yalnız bir tek siz varmışsınız, orta çağdan sonra buraya gelen olmamış gibi bir his veriyor. Sokaklar da tertemiz ama sanki bir hayalet şehir. Ne zaman ki güneş batıp akşam karanlığı çıkıyor, işte o zaman yereller ve turistler sokaklarda belirmeye başlıyor, restoranlar kapılarını aralayıp kızarmış kalamar kokularını dışarı salıyor, ve sade ama şık giyimli insanlar teraslarda toplanıp o enfes manzaraya karşı kadeh kaldırıyorlar.
Neredeyse iki kişiden fazlasının geçemeyeceği kemerli sokaklarda yürüyüp gizli geçitler keşfederken, tarihi 16. yüzyıla kadar uzanan yapıları da fark etmemek imkansız zaten. Diğer Yunan adaları ile karşılaştırıldığında çok daha sade ama çok daha etkileyici bir hali var Chora’nın.
Chora’da gezilecek yerlerin başında yel değirmenleri var. Köyün hemen girişinde bulunan bu yel değirmenlerini görmek için en iyi zaman gün batımı. Hem hava serinlemiş oluyor, hem de Patmos yel değirmenlerinin harika bir manzarası var.
Biz Chora’da Archontariki Suites’te kaldığımız için Chora’da oldukça fazla zaman geçirdik ve dinginliğini çok sevdik. Biz her zaman manzaralı teraslı kafelerini tercih etsek de, Chora’nın bir de çok işlek bir meydanı var iç kısımda. Bir gece sesleri takip ederek ulaştığımız bu meydanın kalabalığını görünce çok şaşırdık.
Bu arada Chora Köyü, St. John Manastırı ve Apocalipsis Mağarası UNESCO koruması altında bulunan lokasyonlar.
SAINT JOHN MANASTIRI
Chora’nın tepesinde ihtişamlı bir şekilde yükselen Saint John Manastırı, adanın en önemli tarihi yapısı. 1088’de yapılan manastır 900 yılı aşkın süredir aktifmiş ve bir Ortodoks manastırı olarak çok büyük Paskalya kutlamalarına ev sahipliği yapıyormuş. Aziz Yuhana Manastırı’nın giriş ücreti 2 Euro. Bu arada içeri girebilmek için biraz kapalı giyinmek gerekiyor. Etrafındaki sokaklarda birkaç kafe ve hediyelik eşya dükkanı bulabilirsiniz.
APOKALİPSİS MAĞARASI
Chora’dan Skala’ya doğru inerken, yaklaşık 1 km sonra, Patmos Adası’nda görülecek yerlerin en önemlilerinden biri olan bu mağara var. Karanlık ve mistik bir havası olan Apocalyse Cave, Aziz John’un MS. 95 yılında İncil’in Yeni Ahit bölümünü yazdığına inanılan mağara. Aslında adanın önemli bir hac merkezi haline gelmesinin esas sebebi burası.
patmos plajlari
Yüzölçümü sadece ama sadece 34 km2 olan adanın 60 km'den daha uzun bir sahil şeridi var. Bu da demek oluyor ki, ada bir koy cenneti. Bazı plajlar taşlıyken, bazı plajlar da kumlu. Biz tabii ki olanca şımarıklığımızla kumlu olanları tercih ediyoruz =).
KAMPOS PLAJI
Kampos Bay, adanın en popular plajı ve Skala’ya 6 km mesafede. Kumlu ve küçük taşlı, çok huzurlu bir plaj. Ağaçların altında hasırımızı serip tembellik yaptıktan sonra, yine kumun üstünde bir tavernada öğlen yemeğimizi yedik.
Kampos beach, çocuklu aileler için ideal. Hem çok yavaş derinleşiyor hem de su çok soğuk değil. Biz yemek için sahildeki tavernalardan birini tercih ettik, servis biraz yavaştı ama güler yüz her zamanki gibi yerindeydi. Sabah çok erken kalkmış olmasak daha akşam yemeğine de bağlardık ama bir noktada otele gidip biraz dinlenmek istedik.
PETRA PLAJI
Bizi Patmos gezisine davet eden arkadaşımız Simon Lewis ve kız arkadaşının çok büyük bir istekle bulmak istedikleri, sadece yürüyerek ulaşılan bir plaja gitmeye çalışırken, güneşin altında 30 dakika yürüyerek bu plaja ulaştık. Aslında arabayla da gidebiliyormuşuz ama olsun, macera oldu =).
Renkleri harika olsa da, taşlık olduğu için ve hava yüz bin derece olduğu için Petra Beach'i pek sevemedik. Yunan adalarında genel trend hasırınızı bir ağaç gölgesine sermek ve kendi imkanlarınızla denize girmek. Fakat bu plajda cılız mı cılız bir tek tane ağaç vardı ve biz de onun altında, yan beach club’tan aldığımız frappeyle fazla barınamadık.
Simon, etraftaki kayalara tırmanıp yeni deniz maskesinden hevesini aldıktan sonra yürüyerek geldiğimiz yolu geri gitti ve arabayı getirip bizi gerçekten kurtardı.
AGRIOLIVADI PLAJI
Skala’ya 1.5 km mesafede yine çok keyifli, kumlu bir plaj Agriolivadi. Deniz de çok keyifli ve berrak. Bu plajda birçok işletme var ama biz tabii ki hasırımızı yine bir ağacın gölgesine sermeyi tercih ettik.
Fakat bir baktık ki, hasırımızı hemen Agriolivadi Restaurant’ın önüne sermişiz. Bu durumda, denize girip serinledikten sonra Agriolivadi’den çok lezzetli bir frappe aldık ve ağaç gölgemizde, kafeden gelen güzel müzik eşliğinde tavla oynadık.
GRIKOS BAY
Patmos Revelation’ın yüzme yarışı ve kokteylinin de gerçekleştiği Grikos Bay, bizim standartlarımıza göre harika bir plajdı. İsterseniz otellerin veya işletmelerin tesislerinden yaralanabileceğiniz gibi, havlunuzu serip yatabilirsiniz de. Ayrıca teknelerin de uğrak noktası Grikos Bay.
Burada, deniz berrak ve tertemiz. Üstelik, plaj da kum ve denizde pek yosun yok. Grikos Bay ile ilgili ilginç bir anekdot da, plajın hemen karşısında bulunan adanın adı Tragonissi ve adada sadece keçilerle bir çoban yaşıyormuş. Biz maalesef bu güzelim plajda denize giremedik. Bazen blogger olmanın da getirdiği eksiler oluyor =).
SKALA BAY
Skala’daki feribot iskelesinin yaklaşık 500 metre kuzeyinde çok keyifli bir de plaj var. Yine bizim standartlarımıza göre harika, kumluk ve berrak bir plaj. Üstelik birkaç tane sessiz sakin kafe de mevcut.
Böylece hasır şemsiyelerin altında gölgeye saklanıp, günlük frappe ve tavla seansımızı yapabilirken, harika bir denizde serinleyip yüzme şansımız da oldu. Samos’a dönen feribotumuz akşam 16:00’da olduğu için yakında bir plajda sakin bir gün geçirmeyi tercih ettik. Siz de feribotunuzun olduğu gün iki ayağınız bir pabuca girsin istemiyorsanız, burası çok hoş bir tercih.
Biz Evelyn Kafe’yi tercih ettik ama aslında hepsi birbirinin aynı. Bu tip kafelerde ağır bir yemek yemek istemezseniz, bizim gibi club sandwich’i tercih edebilirsiniz. Genel olarak bu tercih bizi hiç yanıltmadı ve Yunanlılar sandviç işini çok iyi biliyor. Üstelik çok da ekonomik, genelde 5-6 Euro civarında.
PATMOS'TA NE YENİR?
Restoranların bir çoğu Skala'da bulunan çarşı içinde konumlanmış durumdalar. Ulaşımı en kolay olan restoranlar bunlar olduğu ve biraz içtikten sonra dolambaçlı yollardan otele dönmek zor olduğu için bir çok turist Skala'daki restoranları tercih ediyor. Adaya vardığımız ilk gece, organizasyondakilerin de yönlendirmesiyle Skala'nın en çok bilinen restoranlarından Pantelis'e gittik. Patmos'un kendine has lezzetleri olmadığı için burada da diğer Yunan adalarından aşina olduğumuz lezzetler arz-ı endam ettiler; ahtapot, kalamar, cacık ve bizimkine yakın ev yemekleri. Biraz ortalama bir restoran olsa da biz Pantelis'i sevdik, binalar arasındaki denize yakın konumu ve ışıklandırması bize kendimizi Ayvalık'ta gibi hissettirdi. Daha da güzeli tam karşımızdaki masada ağır abiler biraz içip, biraz da rebetiko çala çala kapattılar geceyi. Ama çok ilginçtir, müşterilere çalmıyorlar da, sanki 3 arkadaş takılıyor gibi kendilerine kendilerine çalıyorlardı. Bu doğallıkları çok hoşumuza gitti.
İkinci gece Patmos Aktis Suites & Spa Hotel'in cici restoranı Plefsis'deydik. Kumsaldaki masaların üzerinde, yediğimiz ahtapot ve kalamarın tadı hala damağımızda. En ilginci de taa Arnavutluk'tan buraya çalışmaya gelen garsondu. Meğerse ne çok ortak kelimemiz varmış, çocuk çat pat İngilizcesi, çat pat Türkçe'siyle politikadan girdi ekonomiden çıktı. Bu arada Patmos'a Haziran ayında yani düşük sezonda giderseniz mutfağı biraz erken kapatıyorlar, gitmeden kontrol etmekte fayda var.
Bu arada konakladığımız Chora'da da bir çok seçenek mevcut. Biz denemesek de Chora'nın küçük meydanı bir çok restorana ve bara ev sahipliği yapıyor. Hatta Skala'da kalanlar bile eğlenmeye buraya geliyor. Bunun haricinde tam tepenin yamacına kurulmuş ve muhteşem Patmos manzarasını ayaklarınızın altına seren işletmeler de mevcut. Biz küçük bir organizasyon hatası olarak yamaçtaki restoranların en güzellerinden biri olan Jimmy's Balcony'de yer bulamasak da, size önerimiz buralar için tam akşam üstünü seçmeniz. Akşam üstü manzarası inanılmaz, ama gece olunca manzaranızın çoğu koyu bir karanlığa gömülüyor. Jimmy's de yer bulamadık diye pes etmeyen biz, 100 metre ötesinde bakkaldan bozma olsa da aynı manzaraya sahip ve bomboş başka bir yer bulup oraya oturduk. Burada yemek de olmasına rağmen biz kahve içmeyi yeğeledik ve tepeden, en güzel elbiselerini giyip bir düğüne gitme telaşında olan yerlileri izledik. Güneşi batırdıktan sonra da otelimize döndük.
Öğle yemeklerimizden birini, Kampos plajına masa atmış işletmelerden biri olan Ta Kavourakia'da yedik. Aynı zamanda bir otel olan Ta Kavourakia, civardaki ender işletmelerden biri. Yani, eğer buraya geldiyseniz çok da bir seçeneğiniz yok. Ama buna rağmen yemeklerimiz gayet lezzetli ve büyük porsiyonlar halinde geldi.
Döneceğimiz gün otelimizden ayrıldık ve taksiyle Skala'ya inip orada vakit geçirmeye karar verdik. Skala öğlenleri çok güneşli ve sıcak olduğu için biz de iskeleden yaklaşık 200 metre ileride yer alan küçük bir plaja gelip, gölgesi bol Meltemi Cafe'ye oturduk. Bir gün önce de tam yanındaki Rabella's Place'e gelmiştik. İkisi de aynı ayarda sayılabilecek, snack olsa da lezzetli şeyler sunan iki şirin kafe. Rabella'da güzel bir club sandviç yiyip portakal sularımızı içmiş, son günümüzde ise, Meltemi'de, soğuk espressolarımızı içip, gölgede feribotumuzu beklemiştik.
PATMOS'TA NEREDE KALINIR?
Patmos'ta kalınacak yerler genellikle adanın merkezi olan Skala yani İskele bölgesinde sıralanmış durumda. Burada oda kahvaltı seçeneğinden 5 yıldızlı otellere kadar hepsi mevcut. Adanın bir diğer popüler konaklama yeri ise merkezden yaklaşık 4 km uzaklıktaki Grikos Koyu. Burada da irili ufaklı bir kaç otel bulabilirsiniz. Biz yüzme etabına ev sahipliği yapan Patmos Aktis Suites & Spa Hotel'de biraz vakit geçirme fırsatı bulduk. Otel hem temiz deniziyle hem de on numara kahvaltısıyla göz dolduruyordu.
Bizim konakladığımız yer ise Chora'nın içindeki tek otel olan Archontariki Suites idi. Hem manzarasıyla hem de kocaman odalarıyla bize harika bir konaklama deneyimi sunan bu otelin detaylı yazısını bu linkte bulabilirsiniz ya da başka otel seçenekleri için Patmos otelleri linkine bir göz atmak isteyebilirsiniz.
PATMOS'A NASIL GİDİLİR?
İşte bu en zoru. Eğer kendinize ait bir tekneniz yoksa buraya gelmek biraz uzun sürüyor. İçinde aktarma olan bir çok seçeneğiniz var.
Bunlardan ilki bizim de yaptığımız gibi Samos'tan Patmos'a feribot ile gitmek. Kuşadası veya Seferihisar'dan önce Samos'a, oradan da Dodekanisos Seaways ile 2,5 saatlik bir yolculuğun ardından Patmos'a ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Bodrum-Kos-Patmos veya Marmaris-Rodos-Patmos da seçenekleriniz arasında. Tabii İstanbul-Atina, Atina-Rodos uçup oradan gene feribot ile adaya ulaşabilirsiniz ama ne kadar efektif o tartışılır. Belki de adaya ulaşımın zor olması, adanın bozulmasını engelleyen en büyük etmenlerden biri. Mesela adada liman var, rıhtım yok. Bu da büyük gemilerin yanaşmasını zorlaştırıyor.
Bunlardan ilki bizim de yaptığımız gibi Samos'tan Patmos'a feribot ile gitmek. Kuşadası veya Seferihisar'dan önce Samos'a, oradan da Dodekanisos Seaways ile 2,5 saatlik bir yolculuğun ardından Patmos'a ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Bodrum-Kos-Patmos veya Marmaris-Rodos-Patmos da seçenekleriniz arasında. Tabii İstanbul-Atina, Atina-Rodos uçup oradan gene feribot ile adaya ulaşabilirsiniz ama ne kadar efektif o tartışılır. Belki de adaya ulaşımın zor olması, adanın bozulmasını engelleyen en büyük etmenlerden biri. Mesela adada liman var, rıhtım yok. Bu da büyük gemilerin yanaşmasını zorlaştırıyor.
PATMOS REVELATION NEDİR?
Patmos Revelation, aynı ekibin yıllardır büyük bir başarıyla organize ettikleri Santorini Experience'in küçük bir versiyonu. Etkinlik ilk gün 1 deniz mili açık deniz yüzüşünden ve sonraki gün 5 ve 15 km uzunluğunda iki ayrı parkur olarak düzenlenen koşudan oluşuyordu. Aslında organizasyon ekibi bizden koşmamızı veya yüzmemizi beklese de biz etkinliğe katılan sporculara tezahürat yapmayı yeğledik. Koşalım desek, adada hava ortalama 40 dereceydi, yüzelim desek rakiplerimiz Yunan Yüzme Milli takımıydı. Ama buna rağmen yüzücülerin arasında bizim de orada öğrendiğimiz üzere Türk'ler de vardı. Bu sporcuların arasından Cenap Bey bizi kırmadı ve bizimle etkinlikten bir fotoğrafını paylaştı. Gerçi anladığımız kadarıyla 1 mil kendisi için fındık fıstıkmış ama zaten önemli olan katılmak :) Biz de çalışmalara başladık inşallah 6. Patmos Revelation'da 1 mil yüzeceğiz :D