MİDİLLİ ADASI
Bildiğiniz gibi 2016 yazının yaklaşık iki ayını Samos'ta Erasmus stajı yaparak geçirmiştik. Bu esnada da denk geldi, çocukluk arkadaşlarımdan biri son derece romantik bir fikirle düğününü Midilli Adası'nda yapmaya karar verdi. Biz de Temmuz ortasında, Midilli Adası'na çok güzel bir gezi gerçekleştirdik. Midilli, rengarenk,karakteristik taş binaları, yemyeşil tepeleri ve canlı merkezleriyle ayrı bir yeri hak eden Yunan Adaları'ndan. Hatta itiraf ediyoruz, acaba burada yaşasak nasıl olurdu diye hayal kurarken bulduk kendimizi. Öncelikle, Midilli'nin çok büyük olduğunu ve birçok farklı gezilecek noktası olduğunu belirtmeliyiz. İkinci olarak da Samos ve Sakız ile kıyasladığımızda fiyatların bir nebze daha uygun olduğunu fark ettik. İrili ufaklı dağ köyleri, sakin restoranları ve yemyeşil tepeleriyle Midilli'yi çok sevdik gerçekten.
MİDİLLİ'DE GEZİLECEK YERLER
Midilli Adası, haritadan da anlaşılacağı üzere oldukça büyük bir ada. Biz dört gün kalmamıza rağmen Midilli'nin gezilecek her yerini göremedik ve tabii ki Yunan Adaları ruhuna uygun olarak toplu taşıma diye bir şeyden pek de bahsedemiyoruz. O yüzden en mantıklısı araba kiralamak çünkü Midilli'nin birçok köyü, plajı ve merkezi var. Bizim ∂ört günlük Midilli seyahati için gezip gördüğümüz yerleri ve tavsiyelerimizi aşağıda bol resimli olarak okuyabilirsiniz =)
Mytilini
Mytilini, Midilli Adası'nın hem ingilizce adı, hem de başkenti. Ayvalık - Midilli feribotları da direk buraya yanaşıyor. Adanın diğer yerlerine göre biraz daha şehir görünümlü olsa da, içinde yaşam olan, canlı her yeri sevdiğimizden, bizi heyecanlandıran bir kent oldu. Ayrıca burada Aegean University bulunduğu için pek çok öğrenci de var.
Mytilini'nin en bilinen caddesi Ermou Caddesi. Siesta saatlerine dikkat ederek, ya sabahtan öğlen ikiye kadar, ya da akşam üzeri altıdan sonra arşınlayabileceğiniz bu caddede yok yok. Bilinen markalarla, lokal markaların kıyafet dükkanları, fırınlar, kafeler, antikacılar, marketler, her şey var. Caddenin bir başı merkezdeki Ayos Therapos Kilisesi'nden başlıyor, diğer ucu ünlü Ermis Retoran'da bitiyor.
Biz, biraz da bu şehrin yaz kış canlı olma ihtimalini sevdik. Özellikle geceleri, hem deniz kenarındaki kafeler, barlar, hem de iç kısımdaki bohem mekanlar capcanlı oluyor. Duvarlardaki müthiş graffitiler de cabası.
Mitilini'nin en ünlü kafelerinden biri Panellinion Cafe. Yüksek tavanlı, tarihi bir kafe olan mekan bir kahve içmek için ideal. Hava sıcak olsa da, biz içeri oturmayı tercih ettik, zaten çok güzel esiyordu içerisi. Online çalışmak, gittiğimiz yerlerdeki kafeleri öğrenip, priz ve interneti aynı anda bulabileceğimiz yerler bulmak zorunda bırakıyor bizi, Panellinion Kafe de bunlardan biri. Yemekler diğer yerlere göre birazcık pahalı ama kahvenin fiyatı Yunan Adaları'nda hiç değişmiyor.
Mitilini'de kaldığımız iki gün boyunca yemek yiyip en çok beğendiğimiz mekansa Paratairon Restaurant oldu. Bir meze evi olarak geçen mekanın dekorasyonu çok hoş. Yükseltilmiş bir zemini bahçe olarak kullanan restoran yeşillikler içinde ve aydınlatmalar tepeden limon kasaları ile yapılmış. Hafif bir akşam yemeği olarak bulgurlu salata, peynir topçukları ve köfte tercih ettik. Peynir topçukları efsaneydi.
Paratairon'un olduğu sokak ve etrafındaki sokaklar, İstanbul Karaköy'ü andırıyor. Geceleri çok canlı oluyor ve jazz tınıları etrafa yayılıyor. Biz de bayağı bir takıldık ve yürüdük sokaklarda. Canlı jazz dinletisi olacaktı ama oturacak yer bulamayınca otelimize döndük.
Siz de bizim gibi arabanızı bir iki gün erken teslim ettiyseniz, ya da merkezde kalayım feribota yakın olsun diyorsanız denize girmek için Tsamakia Beach'i tercih edebilirsiniz. Bizim otelden yürüyerek 1 km mesafede, yani aşağı yukarı 20 dakika sürede varılan ortalama bir plaj. Zaten Midilli'nin plajları pek Samos veya Sakız gibi büyüleyici değil ama tabii ki belirli bir standardın üzerinde. Tsamakia Plajı da kalenin hemen altında bulunuyor, hatta özgürlük anıtını geçer geçmez diyebiliriz.
İnternetten baktığımızda plaj giriş ücreti olarak 2 Euro yazıyordu ama gittiğimizde bir giriş ücreti soran olmadı, hatta şezlonglar bile ücretsizdi. Tsamakia Plajı'nda, çok şık bir beach club ile alelade bir büfe olmak üzere iki tane seçeneğiniz var. Biz, şezlonglar daha boş olduğundan tercihimizi büfeden yana kullandık, frappe 2 Euro idi ve çalışanlar çok güleryüzlüydü. Fakat denize girerken, beach club olan tarafın önünden girmek gerekiyor, çünkü diğer yerler çok taşlı. Plajda şezlongları kullanan birkaç kot pantolonlu Suriyeli mülteci vardı ama hiçbir rahatsızlık vermeden güneşin tadını çıkarıyorlardı.
Biz Mitilini'yi, dönüşte kolaylık olması açısından gezimizin sonuna bıraktık ve hatta, burada Erasmus yapmak ne güzel olurdu diye öğrenci evlerinin olduğu sokakları bile gezdik. Çok sakin, eğlenceli ve çok güzel bir İzmir gibiydi. Biz hiçbir zaman İzmir'in o iki katlı evlerle dolu halini yaşayamadık ama restoranların duvarlarında gördüğümüz siyah beyaz resimlerden hayalimizde canlandırdığımız eski İzmir böyle bir yerdi.
Molivos
Mytilini'den 65 km mesafede bulunan Molivos veya Molyvos için adanın İstanbul'u diyebiliriz. Aslında Molivos'un gerçek ismi Mythimna ama hem Türkler arasında hem de Yunan halkı arasında Molivos diye biliniyor. Tek ve iki katlı taş evlerin denize nazır bir tepeye sıra sıra dizildiğini hayal edin, bir de bu taş evlerin mavi, yeşil, beyaz, en çok da kırmızı ahşap panjurları olsun. Kırmızı panjurlu bir evimiz olsun hayali burada gerçek olmuş gibi =)
Kendine has dokusuyla çok hoş olan bu köyün yokuşlu, arnavut kaldırım sokaklarında küçük şirin dükkanlar ve tepelerden sarkarak gölge yapan asma yaprakları var. Özenle hazırlanmış tatlıları frappe eşliğinde tüketebileceğiniz inanılmaz manzaralı teraslara sahip kafeler de cabası.
Molivos, bir tepenin yamacına yerleştiği için çoğu binanın önü açık ve olduğu gibi denize bakıyor. Tabii bunun bir de dezavantajı var, gündüz saatlerinde çok yakıcı bir güneşle karşı karşıya kalıyorsunuz. Ama daha önce de söylediğimiz gibi asma yapraklarının gölge yaptığı sokaklarda rahat rahat alışveriş yapılabiliyor, veya kafelerin hepsinin önü açık olduğundan püfür püfür esiyor.
Molivos'un çok güzel bir plajı da var. Bu plajdaki en popüler yer Congas Beach Bar. Hem gündüz, hem de gece Molivos'un en popüler yerlerinden biri ama biz çok yorgun olduğumuz için, plajın diğer ucunda bulunan gerçekten kafa dinlemelik bir işletme olan Olive Press'i seçtik. Bir butik otelin plaj tesisi olan Olive Press'teki yemeklerden de memnun kaldık. Plaj, Yunan Adaları'nın çoğunda olduğu gibi taşlık, deniz berrak ve sakin. Olive Press'in çimenlerle kaplı olan ve ağaçların gölgesinde bira keyfi yapabileceğiniz düzenlemesi de çok hoş. Ayrıca havuz da vardı ama biz kullanmadık. Midilli'ye indiğimiz günün yarısını burada rahatlayarak geçirdik.
Akşam üzerine doğru biraz uyumak için otelimize doğru giderken yine bizi deli dürttü ve uykuyu bir kenara bırakıp bu masal gibi köyün arnavut kaldırımlı dar sokaklarında gezinmeye başladık. Çok tatlı hediyelik eşyalar satan dükkanlara biraz takılsak da, bu yaz için yeterli Yunan Adası dozumuzu aldığımızdan, biraz da enerjiye ihtiyacımız olduğundan aklımızda buz gibi bir frappe vardı. Kapısından geçerken tatlılarından gözümüzü alamadığımız Blue Fox Cafe'nin oldukça ünlü olduğunu ise daha sonraları bloglardan gördük.
İnsan böyle bir terastan denize bakmaya doyamıyor. Biz de buz gibi bir frappeyle tiramisu alıp keyif yaptık biraz. Tabii bolca fotoğraf da çektik. Aklımız baklava benzeri tatlılarda kalsa da tiramisu da çok başarılıydı. Bu arada o baklavaların adını zar zor telaffuz ettiğimizde anladık ki, arasında muhallebi olan su böreği gibi bir tatlıya "Galata Böreği" diyorlar. Zaten Laz böreğine acayip benziyordu, herhalde Pontus Rumları'yla bir alakası olmalı.
Bu arada Molivos, geceleri de çok canlı bir yer. Sokaklar ışıl ışıl, romantik restoranlar taze deniz ürünleri kokularıyla doluyor, hatta vaktiniz varsa bir de açık hava sineması var. Biz de deniz manzaralı Gyros Corner'da pek sevdiğimiz Yunan döner dürümlerini yedikten sonra sokaklarda dolaştık biraz.
Bu arada Molyvos'ta otel olarak tercih ettiğimiz sevimli pansiyonun kahvaltısı yoktu, o sebeple biz de deniz kenarındaki yoldan dümdüz marinaya indiğinizde göreceğiniz restoranlardan Sea Horse Hotel'in sarı masalarında kahvaltı yaptık. Annemler de daha önce geldiğinde burada kahvaltı yapmışlar, çok muhteşem olmamakla birlikte denizin dibinde, dupduru bir yaz sabahında sarı masalarda peynir domates yemek bize pek keyifli geldi. Ah bir de demleme çayları olsaydı! Bu arada Yunan Adaları'nda Greek Breakfast diye bir şey var, Türk kahvaltısına benzer diye ümit etmiştik ama aslında hiç benzemiyor. Bir tabakta domates biber ve beyaz peynir doğrayıp getiriyorlar.
Molyvos ile ilgili son tavsiyemiz de, taa tepedeki kalenin dibinde gün batımı izlemek için Byzantino isimli bir kafe/restaurant. Biz aslında Molyvos Kalesi'ni gezme amacıyla yukarı arabayla tırmanmıştık ama her zaman olduğu gibi gün batımının renkleri, tarihi bir eserden daha çok dikkatimizi cezbetti ve kendimizi Byzantino'da bulduk.
İnsanın gözlerini alamadığı bir deniz manzarasına sahip bu kafe, tam bir akşam üstü kafesi. Gök yüzü renkten renge girerken büyük bir keyifle içkinizi veya kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Eklemeden geçmeyelim, Türkiye telefon hatları buradan çekiyor!
Petra Plajı
Molyvos'a sadece 4-5 km mesafede bulunan bu upuzun plajda denize girmedik ama fotoğraf çekmeyi es geçmedik tabii =) Petra, aslında büyükçe bir köy aynı zamanda. Sahilde sıralanan restoranlar ve kiralayabileceğiniz şezlonglar mevcut.
Tarti Plajı
Adanın Güney'inde, Molyvos'a bir buçuk saat, Plomari veya Mytilini'ye 30 dakika mesafede bulunan Tarti Plajı, Midilli'nin en iyi plajlarından biriymiş. Kum bir plaj ve turkuaz suları var. Sahilde birkaç işletme var, şezlonglar da işletmelerin tutumuna göre ücretli veya ücretsiz olarak hizmetinizde. Annemler akşamki Ayvalık feribotuna yetişecekleri için Tarti Plajı, Mytilini'ye yakın olması açısından iyi bir seçenekti.
Biz Taverna Elia'yı tercih ettik ve hem fiyatların uygunluğu hem de inanılmaz kalabalık bir günde garsonun bitmek tükenmek bilmeyen güler yüzüne şaşırmaktan kendimizi alamadık. Kuzu pirzola, Greek Salata, tzatzki ve buz gibi bira tükettik, sanırım kuzu pirzolanın porsiyonu 5-6 Euro civarındaydı.
Skala Skamnia
Midilli, diğer Yunan Adaları'na kıyasla oldukça yeşil bir ada, biraz da dağlık. Bu sebeple dağlardaki köylerin bir de iskele bölümleri oluyor, o köylerin isimleri de Skala ile başlıyor. İşte Skala Skamnia da böyle bir köyün denize açılan noktası ve şüphesiz, adanın en romantik yerlerinden biri.
Hem çocukluk arkadaşım düğününü burada yapacağından, hem de denizin dibindeki Mouria tou Myrivili isimli (Underneath the Mulberry Tree - dut ağacının altında) tavernanın New York Times'a kadar çıkmış olmasından dolayı oldukça heyecanlıydık. Bu restoranın özelliği taptaze deniz ürünlerini tabağınıza taşıyor olması.
Skala Skamnia'ya ulaşım ise oldukça zorlu, daracık ve çok dönemeçli dağ yollarını tırmanıp inmeniz gerekiyor. Biz Molivos'tan, düğün sahibi arkadaşımızın ayarladığı otobüsle gittik ama kendi aracımızla gelseydik gece karanlığında nasıl dönerdik bilmiyorum. Zaten bu kıyı kasabasının en güzel saatleri de gün batımı zamanı. Hele ki kıyıdaki Pana Georgias (Deniz kızı) Kilisesi'nin terasından izlenen gün batımı muhteşem.
Mantamados ve Taksiyarhis Kilisesi
Midilli'deki ikinci günümüzde, şu meşhur Midilli Taksiyarhis Kilisesi'ni görelim istedik. Aslında, bir tane de Ayvalık'ta var bu isimde bir kilise. Midilli'dekinin orijinal ismi Taxiarches Kilisesi, baş melek Mikail'in (Archangel Michael) manastırı olarak da biliniyor. Taş bir bina ve etrafındaki birkaç yapıdan oluşan manastır, bir Bizans yapısı. Aslında Osmanlılar tarafından hiç kullanılmamış bir yapı ama bize nedense ufak bir külliyeyi hatırlattı. Ayrıca gezdiğimiz sırada, içeride bir vaftiz töreni vardı, pek rahatsız etmek istemedik.
Mantamados Köyü, Taksiyarhis Kilisesi'nden daha çok ilgimizi çekti. Midilli seyahat notları arasında pek geçmese de, o dar taş sokaklar, Yunanlılar'ın müthiş peyzaj zevkleriyle birleşince insan fark etmeden köyün yarısını fotoğraflayıveriyor. İşte Mantamados da o köylerden biri. Bu köyün ismi, Türkçe mantas kelimesinden geliyormuş ve çok kaliteli etleriyle ünlüymüş.
Ortasında bir kır kahvesi, beyaz mavi sandalyeler, sokakların üstünü örtüp gölge yapan sarmaşıklar ve terk edilmiş hissi yaratan siesta. Bir de köy meydanında bedava wifi olduğundan, yakındaki kamptan gelen Suriyeli mülteciler, banklara oturmuş telefonlarından dizi izliyorlardı.
Kalloni
Mytilini ile Molivos arasında gidip gelirken defalarca geçtiğimiz, adanın en büyük merkezlerinden biri olduğunu anladığımız Kalloni'yi bir de yürüyerek gezelim dedik ama aslında pek bir şey yokmuş. Sadece, merkezdeki fırında bulduğumuz müthiş ıspanaklı böreğin tadını hala unutamıyoruz. Onun dışında, Pazartesi olduğu için bankalar ve marketlerde uzun kuyruklar olduğunu gördük ve daha fazla sıkılmadan Ayasos'a geçtik.
Ayasos
Olympos Dağı'nda bulunan ve geleneksel hayatına devam eden Ayasos Köyü'nün bu kadar güzel olduğunu bilsek daha uzun zaman geçirecek şekilde gelirdik. Yine turistik kaynaklarda pek fazla bahsedilmeyen bir yer olan bu köyü kesinlikle görmelisiniz diyoruz. Midilli köyleri arasında bizim favorimiz oldu.
Mitilini'ye 27 km mesafedeki köye vardığımızda arabamızı hemen girişe park ettik ve civarda gördüğümüz birkaç hediyelik eşya dükkanını gezdik. Köyü bundan ibaret zannederken, hafif yukarı doğru tırmanmamızla canlı köy meydancıklarına varmamız bir oldu. Rengarenk sandalyelerde dinlenen Yunan köylü amcalar, satış yapmaya çalışan amcanın ahşap masaların üzerine bıraktığı mis kokulu dağ kekikleri, köylülerin buz gibi limonata içtikleri güzelim fırınlar başımızı döndürdü.
Kiraladığımız arabayı bırakma saatimiz gelip çattığından 1 Euro'ya güzel bir Yunan Kahvesi (yani Türk kahvesi =)) içerek bu yemyeşil dağ köyüne veda ettik. Vaktiniz varsa siz uzun uzun kalın burada.
Plomari ve Eressos
Bizim bir türlü denk getirip gidemediğimiz bu iki köy de turistik noktaların başında bulunuyor. Plomari, Barbayanni isimli uzo fabrikası, Eressos ise lezbiyenlerin uğrak noktası olması ve kadın şair Sappho'nun heykeli ile ünlü.
MİDİLLİ'DE NE YENİR?
Midilli de diğer Yunan Adaları gibi tam bir deniz ürünleri cenneti. Mezeleri, salataları ve özellikle de ahtapotları ile öyle güzel kokular sokaklara yayılıyor, denizin kokusuna karışıyor ki, otomatikman kendinizi o ahşap masalarda buluveriyorsunuz. Tabii ki fiyatlar da Türkiye'ye oranla çok daha uygun, özellikle de alkol fiyatları. Tavsiyemiz, güveçte veya ızgara ahtapot, ızgara kalamar ve peynir saganaki. Biz, arkadaşımızın düğününde, Skala Skamnias'taki Mouria tou Myrivili Restaurant'ta çok çeşitli deniz ürünleri tattık ve masaya gelen her şeyin tadını da beğendik.
Yunan Adaları'na gelince hep deniz ürünü yemek zorunda değilsiniz tabii. Uygun fiyatlı, hızlı ve lezzetli bir seçenek için Yunanlılar'ın tavuk döneri gyros'u tavsiye ederiz. Domuzdan da yapılıyor ama tavuk döner olanı çok daha iyi. Tırnak pide tarzı bir pitanın içine tavuk döner, yeşillik, domates ve tzatziki koyuyorlar, hem doyurucu hem de Türkiye'deki tavuk dönerlerden daha güzel oluyor. Gyro'nun fiyatı da genelde 2.5 - 3 Euro'dan fazla olmuyor.
Deniz ürünlerini yeterince tükettim ama tavuk dönere kadar da düşmek istemiyorum diyorsanız, tabii ki size önerimiz kuzu ve keçi etleri. Kuzu pirzola, hemen hiçbir Yunan restoranında pişman olmayacağınız bir seçenektir. Biz Tarti Plajı'ndaki Elia Taverna'da kuzu pirzola tercih ettik, çok da memnun kaldık. Bir de, Yunan restaurantlarının kızartmayı çok sevdiğini hatırlatalım, özellikle kabak kızartma yanındaki yoğurtlu sarımsaklı sosla çok güzel bir yancı oluyor.
MİDİLLİ'DE NEREDE KALINIR?
Midilli otelleri genelde mütevazi pansiyonlar şeklinde. Özellikle küçük köylerdeki oteller, yerlilerin evlerinden dönüşen küçük taş binalar. Mitilini'de ise birkaç tane yüksek katlı, bildiğimiz tipte otel mevcut. Biz bu gezimizde 2 gece Molivos'ta, 2 gece ise Mitilini'de ufak bir otelde kaldık.
Molivos pansiyon tercihimizi, annemlerin daha önceki gelişinde kaldıkları Marina's House'dan yana kullandık. Hiçbir websitesinde bulup rezervasyon yapamadık ama neyse ki e-mail adresleri vardı. Siz de burada kalmak isterseniz, pansiyon sahibi Kostas'a [email protected] adresinden İngilizce mail atabilirsiniz. Biz oda başına gecelik 35 Euro ödedik, hem de yüksek sezonda! Odalarımız tertemizdi, muhteşem bir manzaraya sahip balkonlarımız vardı, üstelik klima da mevcuttu.
Lokasyonu da çok merkezi, Molivos'un marinasına sadece 150 metre. Kostas ve eşinin işlettiği pansiyonun girişi bitkilerle kaplı, küçük taş bir bina. Kostas'ın eşini genelde saçlarında bigudilerle yerleri viledalarken görebilirsiniz. Otelde kahvaltı yok ama wifi var. Molivos'ta bir otel tavsiyesi isterseniz burayı kesinlikle tavsiye ederiz.
Mitilini'de ise feribotların kalktığı yere 400 metre mesafede Fontana Rooms isimli basic bir otelde kaldık. Deniz kenarına 50 metre gibi bir mesafede diyebiliriz, Ermou Caddesi'ne ise 30 metre =) Geceliğine 38 Euro verdik, kahvaltı yoktu. Odamız çok rahat ve tertemizdi, çalışanlar da çok güler yüzlüydü. Bu otelden feribota rahat rahat yürüyerek gidebilirsiniz. Bizim için artı puan yazan bir başka özellik de odada kettle olmasıydı.
MİDİLLİ'YE NASIL GİDİLİR?
Bildiğiniz gibi Midilli'ye feribot ile ulaşılıyor. Midilli seferleri Türkiye'de Ayvalık'tan kalkıyor. Bilet almak için Turyol, Jalem Tur veya Jale Tur'u tercih edebilirsiniz. Ayvalık Midilli feribotu gidiş dönüş bilet 25 Euro. Feribot saatleri ise sabah 9'da ve akşam 18'de. Ayvalık'tan Midilli aşağı yukarı 1,5 saat sürüyor.
Biz Samos'tan geldiğimiz için Hellenic Seaways'i tercih ettik. Samos-Midilli feribotu, gidiş dönüş 38 Euro tuttu, yol da 6 saat sürdü. Hellenic Seaways'i daha önce Sakız-Samos arasında gitmek için de kullanmıştık, son derece büyük ve konforlu bir gemi, siz de Yunan adaları arasında gidip gelmek veya Selanik-Kavala'dan Midilli gibi adalara geçmek için rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Aplikasyonunu indirirseniz çok rahat bilet satın alınabiliyor.
Midilli'ye gidebilmek için ya Schengen vizesi, ya da kapıda vize almak gerekiyor. Kapıda vize nasıl alınır, daha önce burada anlatmıştık.
MİDİLLİ'DE OTO KİRALAMA
Daha önce gittiyseniz biliyorsunuzdur, Midilli gibi Yunan Adaları'nın büyük bir handikapı toplu taşımadır. Sürekli çalışan bir toplu taşıma sistemi her zaman olmadığı gibi, belirli bir düzen de olmayabiliyor. Günde 3 otobüs gibi ütopik bir rakamla bunca turiste hizmet etmesi imkansız bir sistemleri var. Bu sebeple diğer Yunan Adaları'nda olduğu gibi Midilli'de de araba kiralamak kesinlikle gerekiyor. Zaten mesafeler çok uzak ve toplu taşıma yine yok denecek kadar az.
Biz feribottan iner inmez göreceğiniz Delicious Cafe'nin hemen yanındaki Discover Car Rental'dan anında pazarlıkla bir Ford Focus'u günlük 35 Euro'ya kiraladık.