M.Ö.10.000 Afrika'da bir Maasai Köyü

Kenya seyahatimiz sırasında Maasai Mara Milli Parkının hemen yanında bir köye turistik bir gezimiz oldu. Kişi başı 10 € karşılığında bir nevi Jurassic Park deneyimi yaşadık. Teşbihde hata olmazmış, çünkü bu kısa gezide neredeyse 10.000 yıl öncesine gittik.Maasailer, geleneklerinden vazgeçmemiş, hala teknoloji kullanmadan eski usullerle yaşayan yerli halk.Güney Kenya ve Tanzanya'da yaşıyorlar.
Yasemin ve Phaedra zaten bir Maasai köyünde yaklaşık 2 aydır yaşadıkları için bize katılmadılar, biz de değişik bir fıkra üçlüsü olarak köye gittik; 2 Yunan,2 Türk ve 1 Alman. Köylerine yerli dilinde "kraal" deniyor. Dilleri ise "maa". Bizi köyün girişinde köyün erkekleri geleneksel olduğunu söyledikleri bir dansla karşıladılar. Sanmayın ki çayda çıra oynadılar, homurdanarak zıpladılar karşımızda ve ben hala ciddi ciddi bizle dalga geçtiklerini düşünüyorum. Üstlerine giydikleri masa örtüsü kılıklı şeyin adı "şuka", şefin oğlu bana kendi şukasını giydirdi ve ağaç kökünden yaptıkları tokmağa benzeyen silahını verdi. Kesif yerli kokusundan hafif başım dönse de hemen alıştım ve onların zıplamalı-homurdanmalı geleneksel danslarına katıldım. Aralarından biri bana, madem bunu giydin, eline silahımızı aldın, artık sen de bir savaşçı mısın? mealinde bir soru sordu ama -evet dersem başıma neler gelebileceğini düşünerek -hayır, ben sadece bir ziyaretçiyim dedim.
Yasemin ve Phaedra zaten bir Maasai köyünde yaklaşık 2 aydır yaşadıkları için bize katılmadılar, biz de değişik bir fıkra üçlüsü olarak köye gittik; 2 Yunan,2 Türk ve 1 Alman. Köylerine yerli dilinde "kraal" deniyor. Dilleri ise "maa". Bizi köyün girişinde köyün erkekleri geleneksel olduğunu söyledikleri bir dansla karşıladılar. Sanmayın ki çayda çıra oynadılar, homurdanarak zıpladılar karşımızda ve ben hala ciddi ciddi bizle dalga geçtiklerini düşünüyorum. Üstlerine giydikleri masa örtüsü kılıklı şeyin adı "şuka", şefin oğlu bana kendi şukasını giydirdi ve ağaç kökünden yaptıkları tokmağa benzeyen silahını verdi. Kesif yerli kokusundan hafif başım dönse de hemen alıştım ve onların zıplamalı-homurdanmalı geleneksel danslarına katıldım. Aralarından biri bana, madem bunu giydin, eline silahımızı aldın, artık sen de bir savaşçı mısın? mealinde bir soru sordu ama -evet dersem başıma neler gelebileceğini düşünerek -hayır, ben sadece bir ziyaretçiyim dedim.
Hala acaba evet desem güreşicekmiydik diye de düşünüyorum:) Başka bir animasyon olarak da ateş yaktılar, ki bunda bayağı bi ustalar. En son olarak da, evleri çok küçük olduğu için her birimizi ayrı ayrı evlere misafir olarak soktular. Ama Tuğçe'yle ben aynı eve gittik. Söylediğim gibi evler çok küçük, girdiğimiz evin içinde yerde küçük bir ateş yanıyordu, üstünde de benim süt olduğunu düşündüğüm bir şey kaynıyordu. Ben içimden Allah'a "lütfen o kaynayan şeylerden ikram etmesinler" diye yalvarırken, Tuğçe de mesleki merakla evin mimarisi hakkında bilgi aldı.Evin içinde o Afrika güneşinden eser yoktu. Geceleri sinek girmesin diye o kadar küçük bir pencere yapmışlar ki neredeyse içeriye hiç ışık girmiyor.Bu arada neyse ki kaynayan şeyden ikram etmediler, bize bir şey satma çabalarını da savuşturduktan sonra, arkadaşlarımızın yanına döndük.

Kenya mutfağı diye bir şey yok.Tüm yemekleri, İngilizlerin çalıştırmak için getirdikleri Hintlilerden öğrenmişler. Bu yüzden yaptıkları 5 yemeğin 3'ü hint yemeği gibi.
Burada insanlar genel olarak sıskalar. Tabii bunun birçok sebebi var. Hem protein esaslı beslenmeleri hem de bizim için ulaşması çok kolay olan su için bile kilometrelerce yürümek zorunda olmalarından dolayı sıska oldukları kadar dinçler de. Olimpiyatlarda en başarılı atletlerin Afrika'dan çıkmasına şaşmamalı. Bir de çocuklar var tabii, onlar için beyaz insan çok ilginç. Arabada falan gördükleri zaman el sallamadan geçmiyorlar, yanınıza geldiklerinde ise kesinlikle dokunuyorlar. Bazen aşırıya kaçtıkları da oluyor ama uyardığınız zaman ısrarcı olmuyorlar.
Köylerde kadın sayısı kadar ev var. Çünkü evleri kadınlar inşaa ediyor. Malzeme olarak tezek,çamur ve saman kullanıyorlar. Ortada geniş bir alanı hayvanlara toplanma alanı ve köy meydanı olarak bırakıp evleri bunun çevresine yuvarlak bir şekilde yerleştiriyorlar. Bunun sebebi hayvanlarını gece olabilecek yırtıcı saldırılarından koruyabilmek. Bir ev ortalama 15-20 m2 ve dört bölümden oluşuyor. Birinde çocuklar,birinde anne kalıyor, biri bildiğimiz yaşam alanı ve sonuncuda da yeni doğan buzağıları tutuyorlar. Zannediyorum hem üşümesin hem de av olmasın diye. Evlerin yaşam ömrü 9 yıl. Dokuz yılda bir evleri yenilemek yerine köyü taşıyorlar. Bu arada evlerin ne içinde ne dışında bir tuvalet yok.
Burada insanlar genel olarak sıskalar. Tabii bunun birçok sebebi var. Hem protein esaslı beslenmeleri hem de bizim için ulaşması çok kolay olan su için bile kilometrelerce yürümek zorunda olmalarından dolayı sıska oldukları kadar dinçler de. Olimpiyatlarda en başarılı atletlerin Afrika'dan çıkmasına şaşmamalı. Bir de çocuklar var tabii, onlar için beyaz insan çok ilginç. Arabada falan gördükleri zaman el sallamadan geçmiyorlar, yanınıza geldiklerinde ise kesinlikle dokunuyorlar. Bazen aşırıya kaçtıkları da oluyor ama uyardığınız zaman ısrarcı olmuyorlar.
Köylerde kadın sayısı kadar ev var. Çünkü evleri kadınlar inşaa ediyor. Malzeme olarak tezek,çamur ve saman kullanıyorlar. Ortada geniş bir alanı hayvanlara toplanma alanı ve köy meydanı olarak bırakıp evleri bunun çevresine yuvarlak bir şekilde yerleştiriyorlar. Bunun sebebi hayvanlarını gece olabilecek yırtıcı saldırılarından koruyabilmek. Bir ev ortalama 15-20 m2 ve dört bölümden oluşuyor. Birinde çocuklar,birinde anne kalıyor, biri bildiğimiz yaşam alanı ve sonuncuda da yeni doğan buzağıları tutuyorlar. Zannediyorum hem üşümesin hem de av olmasın diye. Evlerin yaşam ömrü 9 yıl. Dokuz yılda bir evleri yenilemek yerine köyü taşıyorlar. Bu arada evlerin ne içinde ne dışında bir tuvalet yok.
Erkeklerin aynı köyden ikinci eşi almaları yasak fakat farklı köylerden farklı kadınlarla evlenebiliyorlar. Afrikadaki ciddi misyonerlik akımından daha ne kadar korunabilirler bilmiyorum ama köyün şefinin oğlunun bana söylediğine göre, genel olarak bir yaratıcıya inanıyorlar fakat ne Hristiyanlar ne de Müslümanlar.
En son olarak da yerlilerle yaptığım harika folk dansının videosunu dünyada ilk kez ve şifresiz olarak burdan yayınlıyorum. İyi Seyirler.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın.
En son olarak da yerlilerle yaptığım harika folk dansının videosunu dünyada ilk kez ve şifresiz olarak burdan yayınlıyorum. İyi Seyirler.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın.