SIEM REAP
Siem Reap Kamboçya’nın en kuzeyinde bulunan, Angkor Wat ile ünlü, oldukça kaotik ama yine de sevimli bir şehir. Kaç tane olduğunu hala anlayamadığımız işlek barlar sokakları, restaurantları ve gece pazarlarıyla ışıl ışıl, minik bir şehir. Okuduklarımıza göre expat nüfusu da hayli yüksekmiş. Genelde herkes burada 3-4 gün kalıp, sabahları Angkor Wat’ı gezip geceleri de barlara gidiyor. Aslını sorarsanız, çok da kötü etmiyorlar çünkü şehir gündüzleri biraz ölü.
Gitmeden önce okuduklarımız, Kamboçya’nın biraz çöp ve toz problemi yaşadığını anlatıyordu ama yine de ne yalan söyleyelim, Asya’da yaşamamıza rağmen şehrin kaotikliği bizi bile şaşırttı. Zaten yabancı olduğunuz hemen anlaşıldığı için, her sokakta tuktuklar önünüzü kesiyor, çöpler cadde kenarlarında birikmiş, her mekandan müzik sesleri yükseliyor ve tozla egzoz dumanı en yakın arkadaşınız. Tüm bunlara rağmen, Siem Reap Kamboçya’da en sevdiğimiz şehir oldu. Yeşil ağaçların içinden fışkırdığı cool butik otelleri, sokaklara taşan masalarıyla canlı kafeleri ve sakin nehir kıyısıyla, Angkor Wat haricinde bir günü de kendine hak eden çekici bir şehir olduğunu söylemek gerek.
Aslında yılbaşında, bırak yurt dışına seyahate gitmeyi, kapının önüne çıkmamaya yemin etmiştik ama Air Asia bize bu sözümüzü bozdurdu. Kuala Lumpur’dan Siem Reap’e 120 TL’ye uçak bileti bulunca 31 Aralık sabahı Siem Reap’teydik bile. Kamboçya’nın kuru mevsimi olması ve havanın bahar gibi olması dolayısıyla Ocak ayı, Kamboçya, Laos ve Vietnam’ı gezmek için ideal sayılan bir ay. Gerçekten de uçaktan indiğimizde hava harikaydı, Malezya’daki yüksek nem burada yoktu ve hava mis gibi 27 dereceydi.
Siem Reap Havaalanı’ndan şehir merkezine gitmek görece kolay çünkü Siem Reap’e vardığınızda, genelde kaldığınız otel fiyata dahil olarak sizi karşılaması için bir tuktuk yolluyor. Yollamıyorsa da siz önden mail atıp yollatın çünkü havaalanından çıkar çıkmaz akbabalar gibi başınıza üşüşüyorlar. Bizim tuktukçu biraz geciktiği için, biz hemen havaalanı kapısında bulunan Metfone dükkanından 15 gün sınırsız internetli bir sim card’ı 6 dolara satın aldık. Kamboçya turist sim cardları telefonunuzdan internet yaymanıza izin vermiyor ama biz onun da yolunu 5 dakikada bulduk. Sonra da atladık tuktukumuza ve havadar bir şekilde otelimize varıp karanlık çökene kadar günün geri kalanını otelin “instagrammable” havuzunun başında tembellik yaparak geçirdik.
SIEM REAP'TE YILBAŞI
Hem uluslararası bir yolculuk yapmış olduğumuzdan, hem de yılbaşlarını gerçekten sevmediğimizden, akşam şöyle bir şehri turlayıp, sokak lezzetlerini tadıp bir kahve içtikten sonra saat 22:30 gibi otelimize döndük ve yılbaşına havuz başında sakince çay içerek girdik. Tabii bu sakin anımıza şehrin her yerinden atılan rengarenk havai fişekler eşlik etti.
Bu arada dışarıda da barlar ve dükkanlar dopdolu olsa da beklediğimiz kadar çıldırmıyordu insanlar. Yılbaşı olunca, biz büyük bir çılgınlık beklemiştik. Zira, Kamboçya’da içki fiyatları çok çok düşük. Bir de her köşede sayısız “happy pizza” dükkanı var. Tahmin edebileceğiniz gibi bu pizzalar otlu, yani esrarlı. Bize söylenene göre, Kamboçya kanunda “Esrar içilemez” deniyormuş ama “Esrar yenilemez” denmiyormuş, bu sebeple onlar da otlu yemekler yapıp satmaya başlamışlar.
SIEM REAP'TE GEZİLECEK YERLER
ANGKOR WAT
1992’de UNESCO dünya mirasları listesine giren bu ihtişamlı tapınaklar zaten çoğu insanın Kamboçya’ya gelmek için yegane sebebi. Angkor Wat yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
ANGKOR NIGHT MARKET
Biliyorsunuz, Asya gece pazarları dünyaca meşhur. Siem Reap’in de bundan geri kalır yanı yok. Güneş batar batmaz, tezgahlar kurulmaya, sokaklardaki rengarenk ampuller yanmaya başlıyor. Aslında bütün şehir koca bir gece pazarına dönüyor ama burası en bilinen sokaklarından bir tanesi ve sokağın girişinde kocaman Angkor Night Market yazıyor.
Bu tip gece pazarlarında ne ararsanız var. Tiril tiril plaj elbiseleri, geleneksel Thai pantalonları, hediyelikler, anahtarlıklar, hindistan cevizi kabuğunun sedefle boyanmasıyla elde edilen otantik kaseler ve daha bir sürü şey. Ben kendime 1 Dolar’a zürafalı bir t-shirt ve 5 Dolar’a harika bir Thai pantalonu alırken Gökay da Angkor Wat desenli birkaç t-shirt satın aldı. Tabii buralarda pazarlık şart. Genelde size söylenen fiyatın üçte birini söyleyip sonra da yarısında anlaşıyorsunuz.
Sadece bir şeyler satın almak için değil, sokak lezzetlerini tatmak veya masaj yaptırmak için de her yerde bir fırsat bulabilirsiniz. Masaj koltuklarını kaldırımlara veya sokaklara yerleştirmişler, gelen geçeni seyrederken ayak, sırt veya boyun masajı yaptırabiliyorsunuz. Kamboçya masaj salonları da en az Tayland masaj salonları kadar aktif ve uygun fiyatlı.
SOK SAN ROAD
Sok San Caddesi, Siem Reap’in en renkli ve uzun caddelerinden biri. Hem Pub Street’e yakın, hem de Siem Reap’te konaklamak için popüler bir lokasyon. Biz de bu caddede konaklamayı tercih ettik ve merkezi olduğu için işimiz oldukça kolaylaştı. Hem her şeye yakın ve işlek bir caddedeydik, hem de o en kalabalık sokaklardan belirli bir uzaklıktaydık.
Siem Reap’in en havalı barlarından biri de burada, ismi Soul Kitchen. Haftada bir gün canlı müzik var, yoksa da gelen geçeni izleyerek lezzetli kokteyller deneyebilirsiniz. İçerideyse, üzerinde mapping yapılan büyü bir Buddha heykeli var, bizim bayağı bir dikkatimizi çekti. Gidip gidip fotoğrafını çekiyorduk, en sonunda barın sahibi gelip, bugün oturun bari dedi =)
Bu arada Siem Reap’in en ucuz masaj salonunu da bu caddede bulduk. Lady 1 Massage Salonu görece pek çekici olmasa da temiz sayılan ve gece geç saate kadar açık bir işletme. Bir saat ayak masajı 3 Dolar, yok dizlerime kadar masaj yaptırayım derseniz 4 Dolar. Klimalı ve wifi’lı bir ortamda bir saat ayak masajı, seyahatte yorulduktan sonra ilaç gibi geliyor. Siem Reap masaj fiyatları, Phnom Penh ve adalara göre çok daha ucuz bu arada.
PUB STREET
Gündüz ölü olan bu sokak, gece olduğunda bangır bangır müziklere ve hatta alevli sokak mutfaklarına sahne oluyor. Biz genelde pek bu tip eğlenceden hoşlanmadığımız için, sokağı arada bir baştan başa yürüyüp geçiştirmeyi tercih ettik.
WAT PREAH PROM RATH
Nehir kenarında yürürken resmen içine çekildiğimiz modern bir tapınak burası. Masmavi gökyüzünün altında huzur dolu bir bahçesi var. İşli pagodaları güneşte pırıl pırıl parlarken, fil şeklinde budanmış taflanları da şirinlik abidesi.
Efsaneye göre, 1500'lü yıllarda buraya Phnom Penh yakınlarından gelip giden bir keşiş, buraya her geldiğinde, yanında taze bir kap pilav ile gelirmiş. Bir gün yine kayığıyla gelirken, köpekbalığı saldırısı sonucu kayığı ikiye bölünmüş ama yine de yarım kayıkla buraya kadar sağ salim gelebilmiş. Onun anısına, bu yarım kayıktan, bir yatan Buddha heykeli yapılmış.
PSAR CHAS OLD MARKET
9. Sokak ile Hospital Road arasında bulunan bu tarihi pazarda, meyve sebze, incik boncuk ve turistik ıvır zıvır bulabilirsiniz. Açıkçası biz, sadece fotoğraf çekip, Kamboçyalı kadınların nasıl olup da satış yaptıkları tezgahların üzerinde bütün gün oturabildiklerine hayret ettik. Bu arada, Kamboçya’da gümüş fiyatları çok uygunmuş ama biz bu işlerden anlamadığımız için ve kazıklanma ihtimalimiz yüksek olduğu için pek uğraşmadık.
WAT BO ROAD
Siem Reap’in bu büyük caddesinde yeni ve çok trendy kafeler/restoranlar olduğunu okumuştuk. Gerçekten de bir iki tanesine rastladık ama bu caddede trafik de çok fazla, yani toz ve egzoz had safhada.
NEHİR KIYISI
Hiç kimse bu nehir kenarını kullanıyor gibi görünmese de akşam üzeri bir yürüyüş yapmak için hoş bir tercih. Ocak ayında Kamboçya’nın havasına bayıldığımızdan ve nehir kenarında yürürken tuktukçuların istilasına uğramadığımızdan burayı çok huzurlu bulduk. Geceleri de nehirdeki köprüleri rengarenk ışıklarla süslüyorlar.
KING'S ROAD ANGKOR
Siem Reap’in kaotik şehir merkezine çok yakın bir kurtarılmış bölge diyebiliriz bu ufak alışveriş noktasına. Psar Chas’tan çıkıp nehrin karşısına geçtiğinizde, Hard Rock Cafe’nin arkasında kalıyor. Buranın özelliği, satılan çoğu şeyin Kamboçya malı veya tasarımı olması. Ama bizi en mutlu eden şey araba gürültüsünden uzakta, yeşillikler arasında, belki de Siem Reap’in en güzel kafesi olan Rohatt Cafe’de lezzetli bir kahve içmek oldu.
Bu kompleksin tam ortasında, Kamboçya’nın meşhur kafe zinciri Blue Pumpkin’in de çok hoş bir şubesi var ama sinekleri biraz boldu, o yüzden oturmadık.
APSARA DANS GÖSTERİSİ
Gitmişken kültürümüzden de eksik kalmayalım, açık büfe yemek de varmış diyerek çok severek kullandığımız Klook sitesinden bu dans gösterisine bilet aldık. Fakat büyük hataymış, hem fazlasıyla turistik bir gösteriydi, hem de tur şirketini aramasak bizi almayı bile unutmuşlardı. Üstüne açık büfe de kötüydü. Yine de minnoş minnoş dans eden Asyalılar’ı izlemekten keyif almadık desem yalan olur.
KAMPONG FLUK FLOATING VILLAGE
Bu da yine tur şirketlerinin haddinden fazla fiyatlara tur sattıkları, Siem Reap yakınlarında bir balıkçı köyü. Turistler arasında çok popüler bir gezi ve kendi imkanlarınızla gitmenizin zor olduğu bir yer. Fakat Malezya’da ve Tayland’da benzeri o kadar çok balıkçı köyü gördük ki, bir turist kapanına girmek istemediğimizden gitmedik. Yine de ilk kez görecekseniz, direkler üzerinde, denizden yükselen bir balıkçı köyü çok özel bir şey aslında. Bir de cesaret ederseniz, Siem Reap’ten Battambang isimli kırsal şehre 7-8 satte giden bir tekne var, ücreti 35 dolar. Bu köyler, o teknenin rotası üzerindeler. Böylece bir taşla iki kuş vuracağınızı düşünebilirsiniz ama Kamboçya özellikle ulaşım konusunda pek hoş sürprizler barındırmıyor, o yüzden bu kararınızı iki kere düşünün =).
SIEM REAP'TE NE YENİR?
Kamboçya’nın geleneksel yemekleri arasından en bilinenleri lok lak ve amok. Aslında, Asya’nın kalanına göre, Kamboçya yemeklerinin tadı bizim ağız tadımıza daha yakın. Tuzlu ve baharatlı yemekler yapmaları ve ızgara deniz ürünleri konusundaki başarıları bizi şaşırtı. Bu arada sokak yemekleri ve seyyar satıcılar çok sayıda var ama alıcı gözüyle bakmaya başladığınızda çoğunun tatlı sattığını veya opsiyonlarınızın kurbağa ızgara ile tavuk ayağı haşlamasına indirgendiğini fark edeceksiniz. Biz de sadece bir kez sokaktan etli bir sandviç alıp yiyebildik, onun dışında sokak satıcılarını hep mango shake için kullandık.
LE NAPOLEON
Pub Street’e çok yakın olan 7. Sokak’ta bulunan bu Asya/Fransız resturantı atmosferiyle kalbimizi çaldı. Yorgun bir günün ardından kolonyal yüksek tavanları, büyük sarı avizeleri ve mis gibi odun ateşi pizzası kokularıyla içeri çekildik resmen. Fakat aç değildik, o sebeple çok hoş bir masada lezzetli bir kahve içtik. Khmer mutfağı yemekleri de satan Le Napoleon gerçek bir dinlenme ve huzur sağlıyor.
LADY KHMER KITCHEN
Lok lak ve amok denemek için gözümüze kestirdiğimiz çok uygun fiyatlı, eli yüzü düzgün bir lokanta burası. Sok San Road üzerinde bulunuyor ve sanırım Kamboçya’da hizmet açısından çok iyi diyebileceğim 2-3 işletmeden biri. Lok lak dana etinden yapılan tuzlu ve lezzetli bir yemek, yanında genelde pilavla geliyor. Amok ise aslında, muz yaprakları arasında buharla pişirilen bir curry yemeğiymiş ama biz menüde görünce tavuklu coconut amok yiyelim dedik ve sonuç enfesti. Gerçek bir hindistan cevizinin içinde buram buram hindistan cevizi yağı kokan çok lezzetli dev bir yemek geldi. Bu restoran hem temizlik, hem lezzet, hem de fiyat açısından çok optimum bir nokta, Siem Reap’te güvenerek gidebilirsiniz.
ALLEY WAY
Bu minicik sokak, Pub Street’in hemen bir alt sokağı. Artık Siem Reap’teki Pub Street çok banal, Alley Way yeni mekan deniyormuş. Hakikaten de aralarda hoş restoranlar ve kafeler kestirdik gözümüze.
SIEM REAP'TE NEREDE KALINIR?
Siem Reap otelleri en ucuz hostelden en lüks golf oteline kadar çok geniş bir skalada hizmet veriyor. Siem Reap şehir merkezinde kalınacak yerler daha çok bütçe dostu işletmeler. Çok sayıda backpacker hostel veya pansiyon var. Fakat biz tüm seyahatlerimizde özel bir odamız ve banyomuz olmasını tercih ediyoruz. Siem Reap’te de bu ihtiyacımıza çok iyi bir şekilde cevap veren Angkor Pal Boutique Hotel’de kaldık. Butik otel diyince gözünüz korkmasın, basitten hallice bir pansiyondu aslında. Fakat odamız tertemizdi, iki adet bir buçuk kişilik yatağımız vardı. Yani bir tanesinin üstüne istediğimiz bütün eşyalarımızı fırlatabiliyorduk =D. Odadaki televizyonda bir sürü İngilizce kanal mevcuttu ve en en en sevdiğimiz şey, odamızda kettle vardı. Bu arada Kamboçya’daki otelleri araştırırken bazı yerlerde klima ve sıcak su olmadığını fark ettim. Bizim odamızdaki klima çok iyi çalışıyordu, banyoda da sıcak su vardı.
Gelelim otelin en can alıcı kısmına, arka bahçesinde ufak bir havuz vardı. Çok ufaktı ama çok güzel görünüyordu ve günün yorgunluğunu atmak için gün batımı saatlerinde yatmalık rahat şezlongları vardı.
Bu arada, kahvaltı fiyata dahildi (2018 Ocak'ta gecelik 100 TL) ve kahvaltıda omlet ve çayı bir yana koyun, taptaze baget vardı. Asya’ya daha önce seyahat edenler ekmek konusunun ne kadar sıkıntılı olduğunu bilir ama Kamboçya bir süre Fransız sömürgesi olduğu için her yerde rahatlıkla baget veya beyaz ekmek türevleri bulabilirsiniz. Ayrıca, resepsiyonda çalışan herkes çok güler yüzlüydü ve her ihtiyacımızla ilgilendiler, Angkor Wat için günlük tuktuk kiralamak, yılbaşı için tavsiyelerde bulunmak ve hatta Siem Reap’ten Phnom Penh’e otobüs bileti almamıza kadar her konuda yardımcı oldular. Bunun kıymetini, sonradan Kamboçya’da kaldığımız başka otellerde anladık.
SIEM REAP'E NASIL GİDİLİR?
Eğer siz de bizim gibi Asya’da yaşıyorsanız, ya da Asya’da bir yerden gelecekseniz, Siem Reap’e uçakla gitmeyi tercih edebilirsiniz çünkü Air Asia Siem Reap uçakları genelde çok uygun fiyatlı oluyor. Asya’nın hemen hemen her büyük havaalanından, hatta bazı Batı ülkelerinden bile Siem Reap’e uluslararası uçuş var.
Biz Kuala Lumpur’dan Siem Reap’e uçakla gitmeyi tercih ettik. Tek yön Siem Reap Air Asia bilet fiyatı kişi başı 120 TL civarıydı ve uçuş iki buçuk saat sürdü. Siem Reap Havaalanı şehir merkezine 7 km mesafede ve daha önce de söylediğimiz gibi, genelde oteliniz sizin için bir tuktuk yollamış oluyor. Yoksa da sıkı bir pazarlıkla havaalanından şehir merkezine 10 Dolar civarında bir ücrete gidebilirsiniz.
Bu arada, Türkler’in Kamboçya vizesi alması gerekiyor. Önceden internetten Kamboçya vizesi alabilirsiniz ama bunun ücreti 35 Dolarken, havaalanında kapıda vize almak 30 Dolar. Sadece yanınızda bir adet vesikalık fotoğraf bulundurmalısınız. Uçaktan indikten sonra havaalanında formlar ücretsiz, dolduruyorsunuz, vize deskinin başından resminizle beraber veriyorsunuz ve Starbucks gibi deskin sonundan vizeli pasaportunuzu alıyorsunuz. Bizim havaalanında kapıda Kamboçya vizesi almamız 15 dakika sürdü.
Tayland’dan, Vietnam’dan ve Laos’tan otobüsle de Kamboçya’ya gelinebiliyor ama onu henüz denemedik. Fakat Kamboçya’da otobüs yolculuğunun biraz tehlikeli bir seçenek olduğunu birçok blogda okuduk. Yine de Siem Reap’ten Phnom Penh’e otobüsle gitmeye karar verdik ve bu konuda en iyi denilen firmayla yani Giant Ibis ile seyahat ettik. Kötü hiçbir şey olmadığı gibi köylerin arasından kıvrıla kıvrıla giden yol çok keyifliydi. Bu rota için sabah saatlerinde yolculuk yapacaksanız otobüsün sol tarafına oturmanızı tavsiye ediyoruz, hem güneş hiç gelmiyor, hem de manzaralar bir harika. Asya seyahatlerimizde otobüs biletlerimizi busonlineticket veya easybook sitesinden almayı tercih ediyoruz, gerekirse iç rahatlığıyla kullanabilirsiniz.