Takip edenleriniz bilir, bundan önceki eğitim dönemini (2014 Eylül- 2015 Şubat) Erasmus Öğrenci hareketliliği programı kapsamında İspanya’nın Ciudad Real şehrinde geçirmiştik. Arada bir ay mola aldık, ailelerimizi gördük, börek baklava yedik ve bu sefer bir YÖK öğrenci değişim programı olan Mevlana programı kapsamında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a geldik. Süre gene aynı, yani bir öğretim dönemi. Yaklaşık altı ay boyunca sürecek uzak doğu maceramızın merkez noktası burası olacak ve elimizden geldiğince civar ülkelere de kısa geziler yapacağız.
A photo posted by Kokla Dünyayı (@kokladunyayi) on
Malezya her biri kendi kanunlarıyla yönetilen birçok eyaletten oluşmuş bir federe devlet. Bu eyaletlerden bazıları katı şeriat kanunlarıyla yönetilse de Kuala Lumpur’da herkes hoşgörülü. Üç ayrı dini inanca sahip olan halk birbirini kabul etmiş ve uyum içinde yaşayıp gidiyorlar. Bu üç büyük etnik grup; Malaylar, Çinliler ve Hintliler. Aralarında tabii ki bizim anlayamayacağımız bazı problemler olsa da, en azından şehir merkezinde bunu hissetmiyorsunuz. Mesela devlet memuru olmanız için Malay ırkından olmak zorundasınız. Bakanlıklar tıka basa dolu. Bir kişilik işi 5 kişi yapmaya çalışıyor. (Tanıdık mı?) Burada tanıştığımız bazı Malay arkadaşlarımızın cümlelerinde de kendilerini memleketin sahibi olarak gördüklerini hissediyorsunuz. Ekonomi ve ticaret Çinliler'in elinde. Şehrin her yerinde dizi dizi yükselen binaların ve alışveriş merkezlerinin sahibi genel olarak Çinlilermiş. Ve tabii ki Hintliler de şehir hayatının her alanında aktif olarak rol alıyorlar.
Ülke tarihi 1957’de İngiltere’den aldıkları bağımsızlık ile başlasa da, toprakların tarihi kadim zamanlara kadar uzanıyor. Tarihin sayfalarında pek belge olmasa da 1500’lerden önce Malay Sultanlığı olan ülkeye sırasıyla Portekizliler, Hollandalılar ve İngilizler hükmetmiş. 2. Dünya Savaşı sorasında çok kısa bir süre Japon istilası altında kalan ülkeye savaşın ardından son olarak tekrar İngilizler dönmüş ve zaten bu son olmuş. Ardından Kraliçe’nin elinden bağımsızlığını alan ülke özelikle son yıllarda ivme kazanan bir gelişme göstererek Asya’da hatırı sayılır ekonomilerden biri haline dönüşmüş.
Kuala Lumpur 101
Burası genel olarak ucuz bir şehir. Eğer turist gibi gezerseniz bu dediğimi çok hissetmeyebilirsiniz fakat belli bir noktadan sonra -benim gibi- inadınızı kırıp yerel restoranlarda yemeye başlarsanız burada yaşamanın ne kadar ucuz olduğunu anlayabilirsiniz. Zaten turist olarak gezseniz bile, koskoca Kuala Lumpur’da fiyatlar Çeşme’den uygun. Kuala Lumpur’da ev kiralama konusu ise sanıldığı kadar da zor değil. Burada emlakçılık tamamen whatsapp üzerinden yürüyor. Merkezdeki uygun evler genel olarak rezidans şeklinde ve binaların kendi emlakçıları var. Yani binada o kadar çok ünite var ki, başka apartmanlara karışmıyorlar bile. Bu bağlamda yapılabilecek en uygun şey bizim de yaptığımız gibi birkaç gün için uygun bir otel odası ya da airbnb’den bir oda tutup, ev bulma işini www.ibilik.my , www.iproperty.com.my gibi yerel sitelerdeki ilanları araştırmak için buraya bırakmak. Çünkü airbnb’den uzun süreli ev tutmak gerçekten pahalıya gelebilir. Uzun süreli kalacaksanız Kuala Lumpur’da telefon numarası almak için pasaportunuzla herhangi bir 7-Eleven’a girip 10 RM’ye bir hat alabilirsiniz, işlemler yaklaşık 15 dakika sürüyor. Biz U-Mobile kullanıyoruz çünkü kendi aramızda ücretsiz konuşabiliyoruz.
KUALA LUMPUR'DA GEZİLECEK YERLER
Petronas Kulelerı
Kuala Lumpur’un hatta belki de ülkenin en bilinen yeri Petronas Kuleleri. Bu kuleler ülkenin ulusal petrol şirketi Petronas’ın idare binaları. İlk yapıldığında dünyanın en yüksek binası sıfatını taşıyan binalar daha sonra bu ünvanı Taipei 101 binasına kaptırsa da kendileri hala dünyanın en yüksek ikiz kuleleri olarak Kuala Lumpur gecelerini aydınlatmaktalar. Bu binaların altı Suria KLCC alışveriş merkezi olarak hizmet veriyor ve içinde aklınıza gelen bir çok lüks mağaza ile metro bağlantısı mevcut. Bu AVM’de bizim yapmayı en çok sevdiğimiz şey ise ya en üst kattaki restoran bölümünde bulunan Little Wok isimli restorandan Beef Kway Teow noodle ya da bodrum kattaki Cold Storage isimli marketten set suşi alıp ikiz binaların arkasında kalan harika KLCC Park’ta havuza karşı oturup yemek. Eğer parkta oturmak istemezseniz 2. ve 3. Katlarda çok güzel park manzaralı restoranlar da mevcut. Buralar diğer yerlere nazaran daha pahalı fakat yemekleri gerçekten çok lezzetli.
KLCC park Petronas Kuleleri ve çoğunluğu otel olarak hizmet veren birkaç yüksek binanın daha ortasında kalan bir vaha gibi. Buradayken aslında koca bir metropolün içinde olduğunuzu unutup, koca bir günü piknik yaparak, tropik ülkelere ait ağaçları izleyerek ya da havuza girerek geçirebilirsiniz. Evet şaka değil, şehrin göbeğinde herkese açık bir havuz var. Burayı genelde çocuklar kullansa da, arada neme dayanamayan birkaç kuzey Avrupalı da görmeniz mümkün. Açıkçası temizliğinden şüphe duyduğumuz için biz denemedik ama insan bazen buranın sıcağı ve neminden öyle bir noktaya geliyor ki, hiç düşünmeden o havuza girebilir :)
brıckfıelds
Brickfields , Kuala Lumpur’un en büyük “Küçük” Hindistan’ı. Ana tren garı olan KL Sentral’in hemen yanında bulunan Brickfields renkli dükkanları, bas bas bağıran tiz sesli Bollywood şarkıcıları ve tanıdık yemek kokuları ile belki de şehrin en renkli mahallesi.
Kampung Bahru
Burası tüm bu şehir karmaşasının ortasında hala geçen yüzyılda kalmayı başarabilmiş bununla da gurur duyan bir mahalle. Gerçi böyle ne kadar daha dayanır bilemem keza tam şehrin göbeğinde olmasından dolayı rant değeri çok yüksek olan bu mahallede devamlı bir inşaat durumu mevcut. Tipik Malay evleri ve yaşayışını görmek için doğru adres burası.
Bangsar ve bukıt bıntang
Bangsar daha çok batı tarzı restoran ve barlarıyla hem yerel halkı hem de turistleri cezbeden bir çekim noktası. Sadece sokaklarını turlamanız bile bir gecenizi alabilir o yüzden buradaki yazımıza bir göz atın ve gitmeden hazırlıklı olun.
Bukit Bintang da aynı Bangsar gibi batı tarzı restoran ve barlarıyla ünlü fakat bir farkla, burada sayıca daha fazla olan barlar belirli bir saatten sonra “club”’a dönüşüyorlar. Buranın bir özelliği de Kuala Lumpur'da yaşayan expatların büyük bir çoğunluğunun çevredeki binalarda yaşıyor olması. Yani burada kendinizi bir Asya kentinden ziyade bir Avrupa kentindeymiş gibi hissedebilirsiniz.
Botanık Parkı
Şehir merkezine sadece 2 -3 kilometre uzaklıktaki bu şahane parkı görmeden Kuala Lumpur’u terk etmemenizi öneririz. Bir diğer ismi de Lake Gardens olan parkın durumu aslında “burlar hep dutluktu” durumu, park 1888 yılında İngilizler tarafından inşa edilmiş, daha sonraları Malezya yönetimi Kuala Lumpur’da yer kalmadıkça ormanlardan kesip kesip şehre yer açtığı için bu park şehrin gözdesi olmuş. İçinde Hibiskus Bahçesi, Orkide Bahçesi, KL Kuş Parkı, Kelebek Parkı gibi sayısız atraksiyonu barındıran Botanik Parkı için, müzeleri de eklersek en az 2 gün ayırmanızı öneririz. Burası şehre çok yakın olduğu için ulaşım da çok kolay, taksiye binebilirsiniz, değişmediyse RapidKL - B112 numaralı otobüse de binebilirsiniz ama burası o kadar sıcak ki, dönümlerce uzanan bu parkı yürümenizi önermiyoruz. Bizce en kolayı KL City Gallery’nin önünden kalkan turu almanız. Çok cici kırmızı bir golf arabasıyla hem Kültür Mirasına ait binaları görme şansınız olur hem de hiç yorulmadan bu harika parkı gezmiş olursunuz. Ayrıca arabadan istediğiniz yerde inip, biletinizi göstererek -eğer yer varsa- bir sonrakine binip başladığınız yere dönme şansınız da var. Böylece birbirinden güzel fotoğraflar çekip, kafesinde soğuk bir şeyler de içebilirsiniz.
KL Cıty Gallery
1899 yılında Ulusal Matbaa olarak hizmet vermesi amacıyla yapılan bina günümüze kadar değişik şekillerde hizmet etmiş, en sonunda da şehir galerisine dönüştürülmüş. Giriş için 5 RM ödüyorsunuz ve bunun karşılığında da içerideki kafe ve hediyelik eşya dükkanında geçen 5 RM değerinde bir kupon alıyorsunuz, yani aslında giriş ücretsiz diyebiliriz. Girer girmez kısa Malezya tarihini resimlerle anlatan küçük bir galeri ile karşılaşıyorsunuz, ardından girilen odada ise çok büyük bir Kuala Lumpur maketi var ve 2020 yılı için yapılan “Greater KL” yani “Büyük Kuala Lumpur” projeksiyonunu anlatan bir animasyonla beraber çok güzel bir ışık ve lazer şovu izliyorsunuz. Çok kısa süren bu şovdan anladığımız kadarıyla kaptırdıkları en yüksek kule titrini geri alacak yeni bir bina inşa edeceklermiş ve 2020 yılında da şehrin en az %60 oranında göç alacağını düşünüyorlar. Şimdiden trafik böyleyse 2020’yi düşünemiyorum :) Bu şovdan sonra da kafe ve hediyelik eşya bölümüne doğru geçiş yapıyorsunuz. Hediyelik eşya dükkanı Arch adında ve el işi hediyelikler yapa bir firmaya ait. Zaten şehirde birçok yerde dükkanları mevcut, buradaki ilginçlik ise bu el işi hediyelikleri yapan insanları çalışırken izleyebiliyor olmanız. İçerideki kafenin tatlıları ve yemekleri diğer yerlere göre lezzetli ve uygun fiyatlı ayrıca ücretsiz wifi mevcut. Binanın kapısının önünde orijinali New York şehrinde bulunan “I Love KL” heykeli ve botanik parkıyla diğer kültür mirası binalarını gezdiren bir tur arabası mevcut. Bu tur yalnızca 4 RM ve şehrin sıcağında turlamanın belki de en iyi yollarından biri.
Kültür Mırası Durakları
Şehirde kültür mirası denebilecek yapıların sayısı bir elin parmakları kadar ve en eskisi taş çatlasın 100 yaşında çünkü tuğlayla tanışmaları biraz geç olmuş. Bu bağlamda Türkiye’den gelen biri için çok şaşırtıcı olmasa da bazı binaların mimarisi o kadar güzel ki insan dönüp bir daha bakıyor. Biraz önce bahsettiğim KL City Gallery de Heritage Trail Tour adı altında ücretsiz bir tur düzenleyerek turistlere bu binaları ve yerleri tanıtıyorlar. Kuala Lumpur - Kültür Mirası Durakları yazımızda detaylı olarak okuyabileceğiniz bu binalar arasında Masjid Jamek (Mescid Camii), eski tren garı binası, eski postane binası, Saat Kulesi, Gian Singh Binası, Oriental Building ve Kuala Lumpur City Gallery gibi yapılar yer alıyor.
Merdeka Meydanı
Malezya dilinde “Bağımsızlık” anlamına gelen Merdeka, 1957 yılındaki bağımsızlık töreninin yapıldğı meydan. Hali hazırda şehrin göbeğinde yeşil bir halı gibi serilmiş olan meydan, kendisini çevreleyen tarihi binalarla beraber şehrin tarihine tanıklık eden en eski yapılardan biri olma özelliğine de sahip.
Central Market
1888 yılında inşa edilmiş bu bina aslında bir hal olarak inşa edilmiş. Yıllarca böyle hizmet verdikten sonra 80’lerde yenilenerek geleneksel Malezya hediyelikleri satan bir yere dönüştürülmüş ama burada satılan her şeyin aynısı 200 metre ötedeki Çin mahallesinde daha ucuza bulunabildiği için burası bize sadece bir serinleme noktası olarak hizmet verdi.
ÇİN MAHALLESİ
Çin Mahallesi, şehir merkezine çok yakın bir konumda bulunan ve diğer tüm ülkelerdeki Çin Mahalleri gibi pazarlarıyla ünlü bir yer. Burada imitasyon saatler, marka çantalar ve Kuala Lumpur hediyelikleri dahil bir çok şey bulabilirsiniz. Burada ara sokaklarda bir çok tapınak görebilirsiniz. Ayrıca şehirdeki uygun fiyatlı hostellerden birçoğu burada kümelenmiş halde bu yüzden de çevrede bir çok bar, pub ve lokal restoran mevcut. Eğer alışverişi seviyorsanız buraya kesinlikle uğramalısınız.
BATU MAĞARALARI
Bir adı da Batu Caves olan bu yer, Thaipusam Hindu Festivali'nin Malezya'daki kutlanma yeri ve Hindistan dışındaki en kutsal tapınaklardan biri olarak kabul ediliyor. 272 basamak tırmanarak varılan bu tapınağa çıkarken size tabii ki maymunlar eşlik ediyor. Açıkçası ben yukarıya çıktığım zaman karşılaştığım "tapnağın" sadeliği karşısında şaşırdım. Her zaman konuksever olan Hindu'ların burada da size canıgönülden davranacağı ibr yer olan Batu Mağarası, basamaklarına rağmen ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri.
Kuala Lumpur’da gezilecek yerler bittikten sonra geriye sadece AVM’lerde vakit geçirmek kalıyor çünkü dışarısı ya çok sıcak oluyor ya da korkunç bir yağmur oluyor. Bu yüzden de AVM kültürü çok gelişmiş ve buralarda aklınıza gelen her şeyi bulabiliyorsunuz. En güzel AVM'lerin başında Suria KLCC, Pavillon, Lot 10, Nu Sentral, Midvalley Megamall geliyor. Özellikle Pavillon'un girişindeki restoran, bar ve kafeler en azından bir gece geçirmek için ideal.
KUALA LUMPUR'DA NE YENİR?
Burası farklı damak tatlarına açık olan insanlar için bir cennet çünkü ülkede 3 ayrı ırk ve kültürden insan yaşayınca mutfağı da bir o kadar zengin oluyor. Şehrin her yerinde Hint, Çin ve Malay mutfağına ait lezzetleri deneyimleyebilirsiniz. Seçenekler gerçekten sonsuz gibi; sadece kendi alanında uzmanlaşmış restoranlar olduğu gibi hepsinden azar azar satan restoranlar da mevcut, ya da uygun fiyatlı mahalle restoranı bulabileceğiniz gibi bir hotelin İkiz Kuleler manzaralı terasında değişik bir deneyim de yaşayabilirsiniz. Bu açıdan aklınızı çelebilecek seçenek çok. Bunların arasında özellikle Malay yemekleri çok şekerli soslarıyla ve değişik pişirme yöntemleriyle bizim damak tadımıza çok hitap etmedi. Bu bağlamda kendimize en yakınını Naan’ları, masala soslu et soteleri ve bizim Urla’daki katmere benzeyen murtabakları ile Hint mutfağı olarak bulduk.
KUALA LUMPUR'DA NEREDE KALINIR?
Burada her keseye göre konaklama hizmeti almak mümkün. Eğer sırt çantalı bir gezginseniz ve hostelde konaklamak istiyorsanız, hosteller genel olarak Çin mahallesinde. Fakat gene de şehrin en hip mahalleleri olan Bangsar ve Bukit Bintang’da da hosteller mevcut.
Süper lüks bir tatil yapmak istiyorum diyorsanız sizi KLCC manzaralı hotellere alalım. Bunların arasında Mandarin Oriental Hotel süper lobisi ve burada akşamları caz çalan kafesi ile öne çıkıyor.
Yok efendim ikisi de değil, şöyle orta kara bir yer yok mu derseniz, o zaman ilk geldiğimizde kaldığımız ve yeri Central Market’in hemen yanı olan Pacific Express Hotel temizliği ve merkezi konumuyla tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır.
Süper lüks bir tatil yapmak istiyorum diyorsanız sizi KLCC manzaralı hotellere alalım. Bunların arasında Mandarin Oriental Hotel süper lobisi ve burada akşamları caz çalan kafesi ile öne çıkıyor.
Yok efendim ikisi de değil, şöyle orta kara bir yer yok mu derseniz, o zaman ilk geldiğimizde kaldığımız ve yeri Central Market’in hemen yanı olan Pacific Express Hotel temizliği ve merkezi konumuyla tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır.
KUALA LUMPUR'A NASIL GİDİLİR?
İstanbul - Kuala Lumpur arası direkt uçuş yaklaşık olarak 10 saat sürüyor. Bu açıdan THY’nin direk uçuşu olması yol yorgunluğunun daha da artmaması ve zaten kısıtlı olan tatil günlerinin yolda heba olmaması için çok uygun bir seçenek. Fakat biz, hem daha ekonomik olması açısından hem de pek zaman problemimiz olmadığı için Doha aktarmalı Qatar Airways uçuşu ile geldik. Dört saatlik İstanbul - Doha uçuşundan sonra verdiğimiz iki saatlik aranın adından 7 saatlik Doha - Kuala Lumpur uçuşunu yaptık. Toplamda 13 saatten fazla süren yolculuğumuz Qatar Airways’in konforlu uçuşuyla problemsiz olarak sonlandı.